Bu yazıya başlarken birbirimize söylediğimiz ilk şey sanki sözleşmiş gibi "gün geçtikçe acayip bir ülke oluyoruz" cümlesi oldu
Hafta başından bu yana "adetimiz olmayan" yeni adetlerin türediğine tanıklık ediyoruz.
Türk Hava Yolları Uçak Bakım Başkanlığı, Atatürk Hava Limanı'nın ortasında"kutlama !" maksadıyla bir deve kurban etti.
Olay, devenin B kapısından uçakların kalktığı piste sokulmasına, kesilen devenin önünde"kan gölü manzaralı pozlar" verilmesine kadar başlı başına Sabah Gazetesi'nin manşeti gibi "Yok Deve" dedirtecek türdendi.
Herkesin ağzı öyle bir açık kaldı ki
Ya biz? Böyle bir iş için deve kurban eder miydik, devenin kanını uçakların neresine sürerdik? Bu ülkede kaç kişi deve etinin nasıl pişirildiğini ve tadını biliyor ki
Nitekim, devenin çiftesi hemen ertesi gün geldi.
Olayın sorumluları görevden alındı. Ama, yaşanan zincirleme medya kazasının fren izleri taa Avrupa'ya kadar uzandı.
Avrupa Birliği liderler zirvesinin toplandığı bir dönemde Türkiye deve kurban etmeyle ilgili 179 haberle dünya basınında tersine bir PR çalışması rekoruna da imza attı
Deve kesmenin yarattığı şok dalgasını artçı küçük medya kazaları takip etti
THY Genel Müdürü Temel Kotil, "Karambole gelmiş" diyerek, olayın artıkkapatılmasını istedi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise "Ne yapalım, görevden aldık, adamı asacak mıyız?" diye medyayı olayı sürdürerek, Türkiye'nin itibarını zedelemekle suçladı.
SONUÇ: Binali Yıldırım, aynı günlerde çocuk pornosuyla ilgili de benzer bir tavır içindeydi.
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun "Bu iş ciddi boyutta" diye uyarmasına karşın,Yıldırım, "Türkiye'yi çocuk pornosunda birinci sırada göstermek, ülkeye büyük hakarettir" diyerek bu kez de çocuk pornosu olayıyla devenin altında buzağı aramayısürdürdü
Küçük bir not: Geçen hafta kıbleyi bulamayan Devlet Demir Yolları, Ankara-İstanbul hattında çalışanBaşkent ve Cumhuriyet ekspreslerinde "ücretsiz internet kullanım servisine"başladı
Bu haberi, deve kesen THY'nin alnına "örnek olsun" diye sürüyoruz..
DUYGU BİRAZ DUYGU BÜTÜN İSTEĞİMİZ BUYDU
OLAY YERİ: İkinci kez çocuk ölümüne sahne olan Cevahir Alışveriş Merkezi OLAY: Cevahir Alışveriş Merkezi'nde 16 gün arayla meydana gelen iki ayrı yürüyen merdiven kazası sonrası yapılan açıklamalar evlat sahibi her insanın içini burkacak kadar"kalpsiz"di
Üç buçuk yaşındaki Ayşenur Özbaş'ın yürüyen merdivenlerden düşmesinin ve hayatını kaybetmesinin hemen ardından Cevahir Yönetim Kurulu Üyesi Aydoğan Cevahir'in açıklaması hem müşteri ilişkileri hem de insani ilişkiler anlamında birinci sınıf bir kazaydı
"Dünyanın en son ve en iyi standartlarında yapılan bir çarşı burası" diyerek çarşının projesinde hata olmadığını savunan Cevahir, "Burası bir sirk değil, çarşı"şeklindeki sözleriyle üç buçuk yaşında bir çocuktan "aklı başında davranması gerektiği" beklentisi içinde olduğunu gösterdi
Oysa minik Ayşenur sadece 20 YTL'lik bir cam parçası yüzünden ölmüştü.
Ertesi gün merdiven kenarlarına cam paravanlar takıldı ama artık her şey için çok geçti.
SONUÇ: Bir önceki kazada 16 yaşındaki Burak Hacıkasımoğlu'nun ölümünden ders çıkarıp, önlem almaya yanaşmayan Cevahir yönetimine MFÖ'nün ünlü "Bodrum" şarkısındaki"Duygu Biraz Duygu Bütün isteğimiz buydu" sözlerindeki anlam yükünü hatırlatmak istiyoruz.
Bütün bu "kalpten yoksun" açıklamalara, ünlü düşünür Mevlana Celalettin Rumiyüzyıllar öncesinden bir sözüyle şöyle cevap veriyor;
"Aklın yoksa yandın. Ya kalbin yoksa O zaman zaten sen yoksun ki "
* * *
Gönül bağımız olan Mevlana Celalettin Rumi'nin ölüm yıldönümü vasıtasıyla yine ondan bir sözle yazımızı bitiyoruz;