Sitemizde Ara

  • Bu yazıda kana kana gene sözünü kullandık…
  • Kriz anında yerel bürokratlar kendine en çok bu soruyu soruyor; “İşin iyi tarafı ne?...”
  • Rakamların soğuk yüzü nasıl can acıtır?

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


Başlıktaki sözü bir ormanın girişindeki tabeladan aldık. Geçtiğimiz günlerde gazetelerin iç sayfalarında kene yerine “gene” lafının kullanıldığı bu tabela, herkesi acı acı güldürdü.

Yerel bürokratlar, "Kanamalı Kırım Kongo Kenesi"nin yarattığı duruma o kadar uzak ki, bir tabelaya kene yerine 'gene' yazılmasına bile aldırış etmeyebiliyor.

Nitekim geçen hafta Antalya Serik ve Manavgat ilçelerinde çıkan ve bir iddiaya gore 5 bin hektar, yine bir diğer yetkilinin iddiasına gore 10 bin hektar alanın yandığı orman faciasına keneler “gene” imzasını attı.

Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, yangınla ilgili açıklama yaparken, ormanla birlikte kenelerin de yok olmuş olmasını “iyi bir taraf” diye yorumladı.


Belli ki Mustafa Kurtulmuşlu, psikolojide çokca kullanılan “Şu anda iyi olan ne?” refleksiyle hareket etmiş, medyayı da görünce acemilikle aklına gelen bu parlak yorumu gene yapıvermişti:

“Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı. (Bu arada orman da kalmadı, bu bizim sözümüz) 1940 veya 50’li yıllarda bölgede çıkan bazı büyük yangınların kenelerden kurtulmak isteyen köylüler tarafından çıkarıldığı anlaşılıyor.”

Yerel bürokratların, krizler anında medya ile bir anda karşı karşıya gelmeleri bu tür medya kazalarına açık durum yaratıyor.

Özellikle rakamlar konusunda yerel bürokratlar panik halinde açıklama yapıyor. Hektar sayıları, yıl hesapları veya ölü sayılarında fahiş bir takım ifadeler kullanırken, medyanın gözlerini faltaşı gibi açmasına yol açıyorlar gene.

Ankara’da Dr. Zekai Tahir Burak Doğumevi’nde peşpeşe meydana gelen bebek ölümlerindeki rakam kazaları da buna bir örnek.

Doğumevi’nin Başhekimi Leyla Mollamahmutoğlu, "İddia ediyorum, Türkiye’de bu kadar temiz, hijyene riayet eden bir hastane yok" açıklamasını yaparken, Sağlık Bakanlığı görevlileri 'hastanede virus tespit ettiklerini' açıkladılar.

Ama en dramatik durum bebek ölümlerinin sayısı konusundaydı. Ölen bebeklerin '20 civarında' olduğu medyaya duyuruldu.

Milliyet Gazetesi Pazar Eki’nde yazan Tuğba Akyol, yetkililerin bu duyarsız yaklaşımına isyan etmiş.

“Ölümlerin rakamlaştırılması zaten yeterince can sıkıcı bir zorunlulukken ‘civarında’ da de ne demek? 20 ile 21 arasında bir ölü bebek fark var. Başhekim bu açıklamayı yapacağına, ‘15 günde 20 civarında ölü bebeğin' karton kutular içinde ailelerine teslim edilmesini engelleyebilirdi.”

SONUÇ
Karton kutuda taşımanın suçlusu da alelacele bulundu tabii ki.
Morgdaki görevliye iş yıkılmış veya havale edilmişti. Kusurlu bulunan morg görevlisine disiplin cezası verilerek, vicdanlara gene su serpildi.

Yerel bürokratların medya ile temaslarında yaşadıkları iç kıpırtılı sevinç haliyle meydana gelen kazalara en son örnek ise bir fotoğraf kazası. Bazen bir krizin göbeğinde olduklarını unutup, kameraların önünde yer almanın heyecanı ile “garip” davranabiliyorlar.

İşte, İhlas Haber Ajansı'nın servise koyduğu haber fotoğrafta, Erzincan’ın Refahiye ilçesi yakınlarındaki boru hattında meydana gelen yangına müdahale etmek için bulunan itfaiye ekibinin hatıra fotoğrafı çektirdikleri görünüyor. Ekip, medyayı da görünce, yanan alevleri ve kara dumanı arka plan yapıp, bu unutulmaz anı ölümsüzleştirmiş.

İHA, “İtfaiyeciler, petrol yangınıyla ilk kez karşılaşmanın şaşkınlığı ile bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi” cümlesiyle haberi servise verdi.
Kulağımıza küpe olsun... gene…