Sitemizde Ara

  • Tek bir sırıtış, kutsal kadın ittifakını nasıl kurdu?
  • Ece Temelkuran AKP’li kadın vekillere neden “Helal olsun” dedi?  Ardından da hangi soruları peş peşe sordu?
  • Hüseyin Üzmez olayına kadın - erkek gazeteci bakış farkı…
  • Bunlar Barış Manço’nun değil, Altaylı’nın kol düğmeleri

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in, 14 yaşındaki B.Ç.’ye “cinsel istismarda bulunduğu” gerekçesi ile tutukluyken, “jet hızındaki” Adli Tıp Raporu ile tahliye edilmesi Üzmez’in dışındaki herkesi, özellikle de kadınları üzdü.


Aslında, “üzdü” kelimesi belki bu durumu açıklamakta yetersiz kalıyor. Öylesine yetersiz kalıyor ki, özellikle İslami basın ve AKP’li kadın vekillerin tahliye kararına gösterdikleri infial, herkesin ağzını açık bıraktı.


Hüseyin Üzmez, kanal kanal gezip, ağzı kulaklarında yaptıklarını anlatırken, “Ben gazeteci vurmuş adamım” diyordu.

Üzmez’in vurduğu gazeteciyi yeni kuşaklara hatırlatan Altan Öymen’in yazısını merak edenler www.radikal.com.tr’den okuyabilirler. Sadece, şunu söyleyelim ki döneminin en etkili ve en ünlü gazetecilerinden olan Ahmet Emin Yalman’ı vuran kişiydi Hüseyin Üzmez.


Hüseyin Üzmez’in tahliye sonrasındaki açıklamalarının yarattığı iğrenti havası bir yana medyaya zincirleme kaza diye geçebilecek tek bir kare fotoğraf islamcı-laik her kesimden kadının “damarına” öyle bastı ki!...


Kadın damarına dokunan fotoğraf Hüseyin Üzmez’in kendisinden 52 yaş küçük eşi Ayşe Üzmez’in hapishane önünde, araç içindeki garip sırıtışı idi.


Eşinin hapishaneden kurtulmasına çok sevinmiş bir halde şoför koltuğunda oturan Ayşe Üzmez, hiçbir şey söylemedi ama bu gülüşüyle vicdanı olan herkesi “imana” getirdi.


Ayşe Üzmez’in gülüşünün yarattığı zincirleme reaksiyon başta İslamcı medyanın ve AKP’ye yakınlığı ile tanınan Yeni Şafak Gazetesi'nin manşetten Üzmez çiftine çakmasına yol açtı.


Yeni Şafak’ın “Utan be adam” başlığının şaşkınlığı daha geçmeden, bu kez AKP’li kadın vekiller eleştiri korosuna katıldılar.


Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun “Biz  bu davada 14 yaşındaki kız çocuğundan yana tarafız. Karşı dava açacağız, her şey bitmedi.” sözünden de cesaret aldıkları anlaşılıyordu.


Ece Temelkuran, Milliyet Gazetesi’nde Pazar günkü köşesinde, bu vaziyet karşısında duyduğu şaşkınlığı “Helal olsun AKP’li kadın vekillere!...” cümlesiyle özetledi.


Ancak, Ece Temelkuran’ın yazısında, bir kaç sorusu da vardı.


“Helal olsun. Hakikaten helal olsun. Ama şu meseleleri bir açıklığa kavuşturalım sevgili kadın arkadaşlar. Tüm samimiyetimle soruyorum bunları. Erkek vekil arkadaşlarınıza sorunuz:

14 yaşındaki kız çocuğu ile yetişkin adamın cinsel ilişki yaşaması meşru mudur?

Kızın ailesi veya kendisiyle yapılan herhangi bir dini ya da hukuki akit bunu meşru kılar mı?

14 yaşındaki bir kız çocuğunun cinsel ilişkiye gösterdiği rıza, rıza sayılır mı?”


Ece Temelkuran, kadın vekillerin, önümüzdeki günlerde gelecek yasaya bu olay çerçevesinde bakmasını dolaylı olarak istiyordu.


SONUÇ
Kadınların ve erkeklerin Hüseyin Üzmez olayına bakışlarındaki farklılık, Fatih Altaylı’nın Üzmez’in avukatının da katıldığı Teke Tek programında ortaya döküldü.


Altaylı, cinsel istismar gibi son derece hassas bir konuda yaptığı röportaja, çıplak kadın figürlü kol düğmeleriyle çıktı.


Altaylı, kol düğmelerini bu röportaj için özellikle taktığının altını çizdi ama röportajın en can alıcı yerinde Üzmez’in avukatı Bülent Demir, sert sorulardan kaçınmak için, Altaylı’nın kol düğmelerini diline doladı.


Ve,  “Kol düğmelerinizde, çıplak kadın resmi var, cinsel organı gözüküyor” dedi.


Kol düğmeleri yüzünden belki de çok değerli bir röportaj fırsatı Üzmez’in “kart zamparalık” hikayelerine dönüşmüş oldu.


Medya, bu kez Üzmez’den daha iyi başlık vermişti. Üzmez’in avukatı da bu fırsatı iyi kullanmıştı.