Sitemizde Ara

 

  • Bir elinde cımbız, bir elinde kalem... Dünyası başka bir alem...
  • Haberin yerelden genele sıçrama endeksi ve gazeteci dikkati üzerine...
  • Sarkozy bunu hep yapıyor.... Gazeteciler de affetmiyor...

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


Gazetecilerin en çok eleştirildiği ve rahatsızlık verdiği düşünülen özelliği cımbızlama yetenekleridir.

Cımbızlama gazetecinin “dikkatinin habere dönüşme hali”dir...

Gazeteci, bir şeye dikkat ederken, onu tel tel var olan gerçekten ayırıp, haber olacak şekilde “büyütmeye” çalışır.

Bazen cımbızlama o derece başarılı yapılır ki olayın karmaşasının içinden bir cümle, bir tavır, bir bakış, bir hal hareket bir anda birinci sayfaya taşınabilir.

Bu haftaki medya kaza raporunda birinci sayfalara taşınmamış ama çok iyi cımbızlanmış bir kaç örnek anlatacağız.

Çoğu yerel basının veya internet gazeteciliğinin yan ürünleri.


İlk örneğimiz Ankara’daki bir liseden.

Çankaya Milli Piyango Anadolu Lisesi Müdürü Ali Okur’un son aylarda okul öğrencilerinin başına “kötü şeyler” gelmesi yüzünden okula “nazar var diye kurşun döktürdüğü” iddia edildi.

İddia önce Ankara haberleri veren küçük bir internet sitesinde yer aldı. www.baskentlilerhaber.com sitesini dikkatle inceleyen cımbızcı bir gazeteci, Ahmet Polat adlı İngilizce öğretmeninin siteye yazdığı bir haberi ihbar kabul edip, “Bir araştırayım” dedi.

Yılbaşı gecesi doğalgaz faciasından ölen gençlerden ikisinin bu okuldan mezun olması, dahası okul önünde bir öğrencinin bıçaklanması ve bir öğrencinin babasının aynı günlerdeki ani vefatı belli ki müdürün canını pek sıkmıştı.

Haberin detaylarına gelince…

Eğitim-Sen Sendikası olayı doğruluyor, çünkü hizmetlilerden aldığı bilgiye göre, kurşun dökme işi hizmetliler odasında gerçekleştiriliyor.

Hatta içeri girmeye çalışan  ve olayı görenler, durumu müdüre iletiyorlar ama müdür bey fırça atıyor ve “Ben işiniz olmayan yere girmeyeceksiniz demedim mi?” diyor.

Olay ulusal basına ve internet sitelerine sıçrayınca okul müdürü açıklama yapmak durumunda kaldı, haberi internet sitesine yazan Ahmet Polat adlı
İngilizce öğretmeninin okuldan sürüldüğünü ve bu haberleri maksatlı çıkardığını iddia etti.

Sonuç itibarıyla, müdürün kurşun dökmesi hafızalarda kurşun gibi kaldı.

Bundan sonra ayağı ilk taşa takıldığında medya, dökülen kurşunu tekrar eritip müdür için dökecek…

Medyanın cımbızlama örneğinin ikincisi ise AKP Gaziantep Silletvekili Özlem Müftüoğlu’ndan.

Nevruz nedeniyle bir mesaj yayınlayan Milletvekili Özlem Müftüoğlu’nun mesajının beş yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yayınladığı Nevruz mesajıyla hemen hemen aynı olduğu ortaya çıktı. Olay ilk önce Gaziantep’teki yerel bir gazetede küçük bir haber olarak yer aldı, ardından ulusal basına sıçradı…

Gazeteciler bu haberin çıkmasının hemen ardından Müftüoğlu’nu arayıp, Nevruz mesajının internet üzerinden “ara-kes-yapıştır” sürecinden geçip geçmediğini sordular.

Vekil ise medya kazasından danışmanını sorumlu tuttu ve şöyle konuştu:

“Bu yazıyı gönderen benim danışmanım. Ben Antep’teyim, arkadaşlar bunu internetten alıp yazıp göndermişler. Ben de şimdi Necdet Sezer’in sitesine bakıyorum, benzerlikler var yani. Tanımlar falan hemen hemen aynı. Onları işten çıkaracağım.”

AKP’li vekilin de “çakma” mesajıyla, tıpkı müdür gibi medya tarafından daha çok cımbızlanacağı kesin...

SONUÇ
Hiç kuşkusuz medyanın dikkatinin en sert kurbanlarından bir tanesi Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy.

Sarkozy iktidara geldiğinden buyana yaptıkları, aşk hayatı, her türlü hal ve tavrıyla dünya basınının cımbız hedefi.

Daha önce bir toplantıya giderken, dosyalarının üzerinde kalan bir aşk mektubu cımbızcı gazetecilerin objektiflerine takılmış, Sarkozy haberi yakalayan medya kuruluşunun patronu çok yakın arkadaşı olmasına rağmen haberi durduramamıştı. Fransa basını o günlerde “Cumhurbaşkanımız ülke meseleleri yerine aşk mektubu mu okuyor?” yorumunu yapmışlardı.

Bu kez “AB Ekonomik Kriz” toplantısına girerken, elindeki bir kitap dikkatlerden kaçamadı. Kitabın kapağında Türk hamamında çıplak bir kadın fotoğrafı yer alıyordu.

Gazeteciler hemen durumu “search” edip, 1855’te ölen ünlü Fransız yazar Gerard de Nerval’in yazdığı “Doğuya Seyahat” isimli kitap olduğunu saptadılar.

Kitap, İstanbul, Kahire ve Beyrut’u anlatırken, İstanbul’u o dönem “Binbir Gece masallarındaki bir şehir” diye tarif ediyor.

Sarkozy’nin romantik tarafı belli ki ekonomik krizin gölgesinde kalmıyor.