- Gazetecilerle “tıp” oyunu oynamak ne kadar doğru?
- “Suskunluk Yemini” nedir, ne değildir?
- Atlatıldığı için kızan gazeteciler Baykal’ın ayağına öyle bir bastılar ki..
- İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı’ndan bir çocuk masalı...
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
Başlıkta tırnak içindeki söz Deniz Baykal’a ait.
Baykal, “en güvendiği gazetecilere” geçen hafta bir yemek verdi.
Yer,
Söylenen o ki yemeğe şu medya kuruluşları davet edildi; Show, Star, Kanal D, NTV, CNN, TRT, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Sözcü...
Yemekte adet olduğu üzere “Burada konuşulanlar burada kalır” yani “Off the record” kararı alındı.
Ama gazeteciyle yapılan bir konuşmanın “kayıt dışı olabileceği saflığına” Baykal gibi bir kurt bir politikacı nasıl düştü, biz de şaştık.
Çünkü, ertesi gün yemekte konuşulan bir konu Hürriyet’te birinci sayfadan haber oldu.
Hürriyet’teki haberi yazan Okan Konuralp idi.
Yemekte Baykal, yıllardır yürüyüş yaptığı Oran Sitesi'ndeki ODTÜ Ormanı’nda barınan tilkilerin zehirlenmesinden büyük üzüntü duyduğunu anlatmıştı.
Konuralp da dayanamamış bu “seksi” haberi ertesi gün gazetesine yazmıştı.
Hürriyet’in Yazı İşleri de doğal olarak bu “özel” haberi birinci sayfadan görmüştü.
Bu “atlatma haber” yemeğe katılan diğer gazetecileri öylesine öfkelendirdi ki, “Hani burada konuşulanlar burada kalacaktı” diye sitem ettiler.
Konuralp, “Ben daha önce Baykal ile yaptığım röportajda bu konuyu konuşmuştum” dese de kimse bu açıklamayı inandırıcı bulmadı.
Dahası CHP yönetiminden de benzer bir açıklama geldi ama gazeteciler, “Baykal’ın yemekte söylediği” bir başka konuyu duyurarak intikamlarını aldılar.
Baykal, “AKP’nin oyları yüzde 20’lerde” dediği bugünlerde, gazetecilere yemekte “Ankette yüzde 32 AKP oyu çıktı” demişti. Tabii yazılmamak kaydıyla.
Gazetecilerin intikamı doğal olarak yine Baykal’ın "yazılmamak" kaydıyla verdiği bu anketten geldi.
SONUÇ
Gazetecilerle yapılan “suskunluk” yeminlerine sadık kalınmayacağı bir kez daha ortaya çıktı.
Baykal’ın “en güvendiğim haberciler” diye yemek daveti yaparken, AKP yanlısı hiçbir medya kuruluşunu davet etmemesi daha önce yaptığı ayrımcılık eleştirilerine de gölge düşürdü.
AKP, kendisine yakın medyaya kapıları açarken, diğerlerini dışında tutuyordu ve Deniz Baykal da sık sık bunu eleştiriyordu, sözüm ona.
* * *
Gazetecilerin “zihinsel kayıt” yaptıkları ortamlarda haberlerin sızabileceğine en enteresan örneklerden birisi de İsrail’in geçen hafta krize yol açan Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’dan geldi.
Ayalon, hatırlanacağı gibi “Türk Büyükelçisi’nii alçak bir kanapede oturtarak, onu küçük düşürüp aşağılamaya” çalışmış, daha sonra da baskılarla “özür dilemek” zorunda kalmıştı.
Krizin yatışmasından sonra İsrail Televizyonu’na çıkan Ayalon, bu kez savunmayı çocukların bile güleceği bir safdillikle yapmaya çalıştı.
Ayalon, “Kameraları davet ettim ama sesli kayıt yapacaklarını dahası bunu sesli yayınlayacaklarını düşünmüyordum” diyerek, güya olayın acemeliğine geldiğini söylemeye çalıştı.
Ama en az Baykal’ın yaptığı kadar komik oldu.
Türk ve dünya basın tarihi, gazetecilerin “Suskunluk Yemini”ne sadık kalmayacaklarının şanlı örnekleriyle dolu.
Bu hafta ikisine daha şahit olduk.