- Avşar Kızı “Nil” oldu
- Hülya Avşar kendini “özne” yaptı, peki iyi mi yaptı? Orası meçhul
- İyi gazeteci, manşeti ağzından öyle bir alır ki ertesi gün “Ben ne dedim” olursunuz...
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
Nil Karaibrahimgil’in yılların sanatçısı, duayen isim Neşet Ertaş’ı “Tanımıyorum” demesi, sonrasında da “Sayemde meşhur oldu” diye mıh üstüne mıh çakmasının benzeri bir medya kazasıyla Hülya Avşar sayesinde geçen hafta karşılaştık.
Hülya Avşar, HaberTürk televizyonunda yaptığı programına Cem Karaca’nın eşi İlkim Karaca’yı konuk etti.
Avşar Kızı, çok sık kullanılan bir tekniğin ustalarından.
Gelen konuk kim olursa olsun “kendisi” haber malzemesi oluyor.
Yani, olayın öznesi gibi görünen konuk yan unsur, nesnesi gibi görünen kendisi ise öznesi haline geliyor.
Nitekim, bu programda Cem Karaca’nın din değiştirip, Hıristiyanlığı seçmesi üzerine “Ben de aşkım uğruna din değiştirebilirim” deyip, ertesi günkü manşetlerdeki yerini garantilemişti.
Ama Avşar’ın bu programında planlı olmayan medya mis-management’i Ruhi Su üzerine oldu.
İlkim Karaca, isminin ünlü ozan Ruhi Su tarafından konulduğunu anlatırken, Hülya Avşar’ın ağzından şu sözler döküldü:
"Ona da buradan selam yollayalım, eğer yaşıyorsa..."
İlkim Karaca’nın "Ruhi Su öldü, hem de 25 yıl önce" sözleri üzerine şaşkına dönen Avşar, "Aaaa öyle mi, vefat edeli 25 sene mi oldu? Nur içinde yatsın o zaman" diyerek durumu kurtarmaya çalıştı.
SONUÇ
Sohbetin “öznesi” kendi olup, oradan bir şeyler çıkarmaya çalışınca, “Gazetecilik” yerine “One Woman Show” yapılınca, ortaya böyle şeyler çıkıyor.
Oysa “gazeteci” olunduğunda İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın “ağzından alındığı gibi” öyle sözler manşete taşınır ki.
Çapkın, ertesi gün gazeteyi okuduğunda, “Ben ne demişim yahu” deyiverir.
HaberTürk Gazetesi’nden Neşet Dişkaya’ya İstanbul’a geldikten sonra yaptıkları ve yaşadıklarını anlatan Çapkın, Pazar günü yayınlanan bu söyleşinde şöyle diyor:
“Başarımızın sırrı, takım oyununu iyi oynamamızda. İzmir’deki namuslu arkadaşlarımızı bazı takviyelerle İstanbul’a getirdik. Bu arkadaşlar burada da başarılı oldular.”
Çapkın, farkında olmadan daha önce İstanbul’da görev yapan polislerin “kirli” ilişkileri olduğunu ima ediyor, bunun farkına da ertesi gün gazeteyi okuduğunda varıyor.
Gazetecinin elinde ise çok iyi bir manşet kalıyor.