- “Yazıklar olsun” sözü herhalde bugünler için söylendi
- Hakim, hakime baka baka kararır
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
Hrant Dink’in katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti, davanın sonucu da beşinci yıla yetişti. Ama ne yetişme.
14. Ağır Ceza Mahkemesi, öncelikle Dink Davası’nın arkasında bir örgüt bulunmadığını açıkladı, dahası örgüt olmayınca “örgütün azmettiricisi” olarak anılan “büyük abi” sıfatlı Erhan Tuncer hemen tahliye edildi.
Tetikçi Ogün Samast’ın azmettiricisi konumundaki Yasin Hayal ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.
18 yaş altı olan Oğün Samast’ın ise beş yıldan fazla tutuklu kalamayacağı için Ceza Kanunu hükümlerine göre 24 Ocak günü serbest bırakılması gündemde.
Kısacası Dink cinayeti için tam bir bardak su içilmiş durumda.
Medyanın ve aydınların infialine yol açan bu kararın ardından, 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Rüstem Eryılmaz’ın yaptığı açıklama ise insanların kalbine bir kurşun daha attı.
Eryılmaz’ın Türk hukuk tarihine geçen bu açıklamayı yapma dürtüsünün nereden kaynaklandığını hala anlayabilmiş değiliz.
Gelen tepkiler üzerine, belki de durumu biraz kendi lehine çevirebilme gayreti ile topu savcıya atma yoluna gidip, “savcının yeterince delil toplayamadığını, mahkemenin de eldeki delillerle karar verdiğini” söyleyiverdi. Ayrıca terör örgütü tanımına da yeni bir boyut getirdi:
“Terör örgütü olabilmesi için de bir eylem değil birkaç eylem yapmış olması gerekir. Örgütün varlığının ispatlanmış olması şart.
Örneğin Trabzon’daki ‘Mc Donald’s’ patlamasını da gerçekleştirdiler. Ama orada da örgüt yok.
Yargıtay’dan da karar çıkmış ve örgüt varlığından bahsedilmiyor. Delil durumuna göre örgüt mevcut değil. Ama örgüt yoktur da diyemeyiz.”
Hakimin açıklamaları resmen akıllara durgunluk verdi. Bir de kendisinin, “kendi verdiği karardan tatmin olmamış olduğunu” söylemesi, herkesin ağzını bir karış açık bıraktı.
“Bu cinayet Hayal’in kafasından çıkmış bir fikir değil. Azmettiren birilerinin olması gerekir. Şahsi fikrim bu. Ama bu durumun hukuki olarak varlığını kabul edebilmek için deliller olması gerekir.
Belli isimler ortaya atıldı ama bu kişilerin cezalandırılmasına yetecek deliller yok. Beklenti fazla olduğu için bu karar kimseyi tatmin etmedi.
‘Kişisel olarak siz tatmin oldunuz mu?’ diye sorarsanız, azmettiren birileri olması gerektiği için evet olmadım. Ama dosyadaki delillere göre en iyi karar bu. Olayın vahametinden dolayı herhangi bir indirimde bulunmadık, en üst seviyeden cezaları verdik.”
Hakimin karar verme saiklerinden bizce en ilginci “davanın uzamadan, hızla bitirilmesi” ihtiyacıydı.
“Telefon kayıtlarının tamamıyle incelenmesi halinde dava bir kaç yıl daha uzayabilirdi o yüzden olayın üzerinden beş yıl geçti, mahkeme 4.5 yılda karar verdi” diyen hakim Rüstem Eryılmaz, “Mahkeme’de yanlış karar, Yargıtay’dan döner” kafasıyla “Günah benden gitti” yaptı.
Hakimin bu açıklaması herkese Hrant Dink cinayeti ile ilgili karar için bir kez daha “Yazıklar olsun” dedirtti.
Bu kez Habertürk’e durumu düzeltme açıklaması yapmaya kalkan Eryılmaz, “Vicdanen tatmin olmadım” sözünü gazetecinin sorusu üzerine söylediğini, aslında başka bir şey söylemeye çalıştığını ima etti:
"Tabii bu biraz da gazetecinin sorusu üzerine verilmiş bir cevap. Yeterli delil bulunamaması sebebiyle bu tip bir cevapta bulundum. Tatmin etmedi derken, arkası yeterince aydınlatılamadı demek istedim."
SONUÇ
Bülent Arınç dahil siyasiler hakim Eryılmaz’ın bu açıklamasını yerden yere vurunca, Eryılmaz’ın sorumlu gösterdiği Dink davasının savcısı Hikmet Usta aynı gün “Örgüt de var, delil de var, hem de fazlasıyla” diyerek hakimi adeta çırak çıkarttı.
Hukuk cenahındakiler ellerindeki bu sıcak patatesi birbirine atma telaşındayken, 40 bini aşkın kişi Hrant’ın katledildiği 19 Ocak’ın beşinci yıldönümünde, “sessizce” yürüyerek kararı yerden yere vurdu.
Yine 18 yıl önce kalabalıklarla uğurlanan bir başka gazeteci Uğur Mumcu’nun da ölüm yıldönümü bu hafta.
Hatırlayacaksınız Uğur Mumcu cinayetinin arkasından da elle tutulan bir örgüt bulunamamıştı.
Belli ki hakim, hakime baka baka kararmış.