Sitemizde Ara

  • 1 Nisan şakası erken geldi...
    Hitler “şampuan güzeli (!)” oldu.
  • Reklamcılıkta her yol mubah mı?
    Yoksa bunu söyleyen bedbaht mı?



RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


“Nazi lideri Adolf Hitler bir şampuanın sözcülüğü için en iyi isim olmayabilir.”

Bu alıntı, Time Dergisi’nin, Türkiye’de yayınlanan Hitler’li şampuan reklamı olayının patlak vermesi sonrasında attığı başlıktan.

Hakikaten, Yahudilere soykırım uygulayıp, vücutlarından çıkan yağla sabun bazlı ürünler üreten dünyanın en vahşi isimlerinden birini şampuan reklamında kullanılması bu haftanın en fazla köpüren konusu idi.

Hitler gibi ‘dana yalamış’ modeli saçlara sahip birinin şampuan reklamında oynatılmasını bir kenara bırakıyoruz.

Erkekler için üretilen Biomen adlı şampuanın “Hitler’li reklamı”na gelen tepkiler ve tepkilere karşı yapılan açıklamalar hafta boyunca bir yanda Türk, diğer yanda dünya kamuoyunda şampuan misali köpürdükçe köpürdü.


 
Reklamın yaratıcısı MARKA ajansın başkanı Hulusi Derici ilk açıklamasında, “markanın konuşuluyor olmasından” duyduğu memnuniyetle şunları söyledi;

“Eğer bir markanın hakkında ileri geri konuşuluyorsa bu o markayı var eder. Aksi takdirde kayıtsız kalınması o markayı öldürür.

Bunun için insanlara bakmak bile yeterli. Madonna’ya bakın, Tayyip Erdoğan’a bakın, hatta Hülya Avşar’a bakın. O nedenle birileri üretir birileri konuşur.
 
Reklamdaki espriyi anlamadılarsa kendileri bilir. İsteyen istediği gibi çekiştirsin...”


Hulusi Derici belki amacına ulaşmış ve “marka”konuşturmuştu ama reklamcıların bile Hulusi Derici’ye itirazları vardı.

Reklamcılar Derneği Başkanı Aytül Özkan, dernek adına yaptığı yazılı açıklamada, “Reklamda her yol mubahtır” ifadesine özellikle karşı çıktıklarını belirtti:

“Süreç işlerken öncelikle reklam kurumunun işleyişi hakkında kamuoyunu yanıltabilecek bazı açıklamalara yanıt vermek isteriz.
Reklamcılıkta her yol mübah değildir.

Reklamın iyisi ve kötüsü mevcuttur. Toplumsal duyarlıklara sırt çeviren, her tür değeri istismar edebilen bir yaratıcılık anlayışı tasvip edilemez.
 
İlgili kurullar, değerlendirme mercileri, meslek örgütleri üzerine düşeni yaparken; aslen en iyi değerlendirme, ödül veya ceza, bizatihi tüketiciler eliyle verilir.”


Ancak, olayı medya kazasına dönüştüren açıklama bu kez Hulusi Derici’nin “reklamı kaldırırken” kullandığı ifadelerle geldi:
 
Ajansın Başkanı Hulusi Derici, son derece naif sözlerle reklamı neden durdurduğunu açıklarken kullandığı ifadeler ortamı temizlemedi, aksine kirletti:

“Geçen gün Neve Şalom Sinagogu’nda eski patronum İzador Baruh’un cenazesinin ardından yapılan ‘Lütfen en fazla 5’erli gruplar halinde çıkın ve hemen dağılın’ anonsu beni çok etkiledi.
 
Azınlık olmanın güçlüğünü fazlasıyla hissettim. Biliyorsunuz orası saldırıya uğramış bir sinagog. Reklâmı durdurma kararımın arkasında bu var.”



SONUÇ

Hulusi Derici reklamcılığı Yahudi İzador Baruh’un yanında öğrenmişti, güya reklamı da Hitler’i maskara etmek için yapmıştı.
 
Ama bir durup adama sorarlar. Zaten Fehmi Koru da Star Gazetesi'nde Cuma günkü köşesinde bunu yapıyor:

Musevi cemaatinin güvenliği’ endişesiyle reklâmı kaldırmaları büyük âlicenaplık; tabii hangi dürtülerle Hitler’li reklâmı hazırladıklarını da açıklamaları şartıyla...

Bu nokta önemli. Reklâm ajansının sahibi mesleğe İzador Baruh’un yanında başladığını söylüyor; onun yanındaki mesaisi sırasında
‘azınlık olmanın güçlüğünü’ öğrenememiş de sinagogtaki cenaze törenindeki anonsla ayılmış...
 
Reklâmı için Hitler’e başvuran şirketin sahibi Hitler’li reklâmın nelere yol açacağını nasıl olmuş da hesap edememiş?

Yoksa Almanya’da doğmuş ve 19 yaşına kadar orada yaşamış bir Türk olduğu halde, o da mı
‘azınlık olmanı güçlüğünü’  bilmiyormuş?”

Bu reklama onay veren Biomen şirketi ise herhalde bu sıralar fena halde kepek döküyor ya da kurdeşen.

Time Dergisi’nin Biomen’e uyarısıyla bitirelim:

“Birileri lütfen Biomen’e söylesin ki ürünün farkındalığını yaratmakla ürüne saygı duyulmasını yaratmak arasında çok ciddi bir fark vardır.”