New York Times gazetesi, İstiklal Caddesi’ndeki renkli mi renkli kadın yürüyüşünün fotoğrafına manşetten yer verdiği günlerde, Türkiye’nin ünlü mü ünlü üç kadını gaza gelmenin adeta tarihini yazdı.
Onlar gaza gelince, sosyal medya da bastı gaza.
Azime ACAR
Türk Halk Müziği’nin ve protest müziğin en değerli seslerinden biri olan Selda Bağcan, konser vermeye Londra’ya gidince BBC Türkçe bir röportaj yapmak ister, yapar da.
Aylin Yazan’ın röportajı, aynı zamanda internet ve sosyal medya platformlarında dijital formatta yayınlanır.
Selda Bağcan’ın “Benimki iddia ediyorum ki benzersiz bir ses, hiç kimseye benzemiyor” cümlesiyle başlayan ve “Kendi sesimi dinlediğim zaman tüylerim diken diken oluyor” diye devam eden, kendini yere göğe sığdıramayan cümleleri duyan kulaklar, duyduklarını yadırgar, bir türlü inanamaz.
ALEYNA TİLKİ’NİN YAŞLISI
“Bu nasıl bir ego?” diyerek atağa geçen sosyal medyada eleştiriler “Aleyna Tilki’nin yaşlısı” benzetmesine kadar uzanır. Ancak, sevenleri ilk andan itibaren yanında durur.
Misal, Türk Halk Müziği’nin değerli seslerinden Sabahat Akkiraz, “Selda abla, az bile söylemişsiniz” diyerek twitter üzerinden destek verir.
Bir destek de Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan’dan gelir; “Normalde kendini öven kişileri antipatik bulurum ama Selda Bağcan’a yakışıyor kendini övmek.”
Bunun üzerine Ahmet Hakan’ı arayan Bağcan, ilk açıklamasını da ona yapar;
“Röportajda soruları çıkarmışlar, sadece cevaplar kalmış. Böyle olunca da kendimi çok övmüş gibi bir izlenim ortaya çıkmış. Çıkan durumdan ben de hoşnut değilim. Mütevazı bir insanımdır.”
GAZA GELDİM... MANYAK MIYIM BEN?
Selda Bağcan, ardından Cengiz Semercioğlu’na bir röportaj verir, yaşadıklarını anlatır. 4 Mart Pazar günü Hürriyet Pazar’da yayınlanan röportajda söyledikleri de gündeme oturur.
“Manyak mıyım ben, kendi kendimi öveyim?” çıkışını yapan Bağcan, gaza gelmekten, gazetecinin hırpalamasından, linçe uğramaktan bahseder, “resmen komplo gibi” der.
Röportajın yayınlanmasının ertesi günü BBC’den iddiaları yanıtlayan bir açıklama gelir.
Açıklamada, Türkiye’de yetişen en kıymetli değerlerden birisi olduğu vurgulanır ve eklenir; “Selda Bağcan gibi bir sanatçının kendini övmesi hakkıdır.”
Röportajın 23 dakikalık ham halinin üç ayrı editör tarafından tekrar izlendiğini, kullanılan ifadeleri haklı gösterecek en ufak bir şeye rastlanmadığını, istenirse kaydın ham halinin yayınlanabileceği vurgulanır.
BBC’nin formatına uygun olarak soruların yazılı olarak ekrana yansıtıldığı, ancak bazı sosyal medya kullanıcıların bu soruları çıkararak klipleri paylaştığı, bunun kontrol edilmesinin ise mümkün olmadığı açıklamaya eklenir.
Selda Bağcan, gazeteciyle konuşurken kendini gaza getirmiş olsa da Haluk Levent’in paylaştığı gibi bu topraklarda Selda Bağcan’ın kredisi çok;
“Seninle büyüdük. Seninle şairler tanıdık. Seviyoruz seni.”
SABIRLI VE USTACA BİR CEVAP
Tüm gaz vermeye karşın, kendini sabırla ve ustaca ifade etmeyi başaran ikinci örneğe geçelim.
Mehmet Aslantuğ, Star TV’de Hülya Avşar’a konuk olur ve programın bir yerinde erkek egemenliği özlemine dair yorumlarla karşılaşır;
“Erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını kendisi büyütsün, yemeğini yapsın, kocasını karşılasın.”
Yorumu sabırla dinleyen Aslantuğ’un ustaca verdiği cevap kadın hakları dersi gibidir;
“Hiçbir kadın geleceğini bir adamın vicdanına, aşkına, günün sonunda bir gün aklının karışmasına bırakmamalı.”
Diyeceksiniz ki Hülya Avşar’ın çok umurunda oldu mu?
Sosyal medyada makyaj odasında yaptığı dans paylaşımına, restoran çıkışında gazetecilerin sorusuna “Kim ne derse desin. Umurumda değil ki?” demesiyle umrunda olmadığını gösterir.
Magazin yazarı Esin Övet ise HaberTürk’teki köşesinde Hülya Avşar’ın yakında vizyona girecek “Selfie” filmi için “çirkin ve ucuz reklama sığınma” olarak tanımlar.
Hatta, yıllardır Hülya Avşar’ın her yaptığını savunan, alkışlayan bir gazeteci olduğunun altını çizip, “Beni de isyan ettirdi bir kadın olarak.. Artık tamam” der.
Aklınızdan, bir gazetecinin bir sinema yıldızının her yaptığını alkışlaması, bunu da bu kadar rahatlıkla yazması ne demek diye geçiriyorsanız, o da gazetecilerin derdi olsun.
YANLIŞ ANLAŞILDIM
Ve, üçüncü ünlü kadın Seda Sayan, Show TV’deki programında sperm bankasından hamile kalmak isteyen konuğu manken Ece Gürsel’e şu sözlerle gaz verir:
<“Kız yazık ne inşaat işçileri var. Onlar insan değil mi?
Kız siz ne bekliyorsunuz doğurmak için. Baktın adamın genleri güzel. Maşallah sırım gibi. Tuttuğunu koparıyor, kuvvetli! Yap çocuğu ne var?”
Sonrasında ne mi der? Önce ağzından çıkanı kulağı duymayanların sıkça başvurduğu “Yanlış anlaşıldım” cümlesine sığınır, sonra yine bildiğini okur;
“Ben de inşaat işçisi bir babanın çocuğuyum. Ben nerede ne konuşacağımı bilirim. Ayrıca yine söylüyorum sperm bankasından şey alacağınıza gidin aslan gibi adamlar var.”
Cumhuriyet Pazar Eki ise iş cinayetlerinde ölen ya da sakat kalan işçileri hatırlatır ve Seda Sayan’ın cüretini “Seda’nın fantazi şantiyesi” başlığıyla kapağa taşır. Ama ne gam!
Unutmamak gerek; söylenen her fikir kendi başına yargılanır, öncesinde veya sonrasında söylenenlerle değil.