- Azime ACAR
17 yaşından beri adının önünde "ünlü" vardı Fransız oyuncu İsabella Adjani'nin...
Tabii ki magazincilerin gözdesiydi.
Sahtecilikle suçlanıp, hüküm giyen ve üç yıl hapis yatan sevgilisiyle ilgili haberler yüzünden Fransız yayın organlarına savaş açıyordu.
"Böyle rezil bir adamla nasıl beraber olunur?" ya da "Terk et onu İsabella" başlıkları atanları mahkemeye veriyordu.
Bizde de durum pek farklı değildi.
Nurgül Yeşilçay ile Ali Atıf Bir mahkemelik oluyordu.
Gamze Özçelik, basın mensuplarının neredeyse tamamını mahkemeye vereceğini söylüyordu.
Magazin basınından şikayet edenler yalnızca "ünlü"ler değildi.
Siyasetçiler de bir o kadar şikayetçiydi.
Peki ya izleyiciler?...
Onlardan da şikayet edenler az değildi... ALO RTÜK 178 ihbar hattı ne güne duruyordu?...
En çok şikayet alan konuların başında, Bülent Ersoy'un mehter marşı okuması geliyordu.
HaberTürk ise meseleye bir başka açıdan yaklaşıyordu. En çok izlenenlerin, en çok eleştirildiğini söylüyordu.
"Düşünebiliyor musunuz, devlet resmen jurnal hattı kurmuş, ihbarcılığı teşvik ediyor" diyen HaberTürk, ALO RTÜK 178 hattının kapatılması için kampanya başlatıyordu.
Bu da Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun, Çocuk Esirgeme Kurumları'ndaki çocukları "muhbir" olarak kullanmasını akıllara düşürüyordu.
Abdülhamit'e rahmet okutuyordu, devletin "jurnal" çalışmaları...
Biz, tekrar "ünlü"lerle savaşta ateş hattını her geçen gün daha da genişleyerek sürdüren magazin dünyasına dönelim
* * *
- Urfa'nın bağrından kopup gelen tatlı sesli İbrahim'imiz lahmacun salonu, otobüs şirketi ve şov programının ardından, bu aralar ne yapıyor bilin bakalım?
- "Estetikle çirkin olup, beyin nakliyle aptal olamam ki!" diyen iddialı güzelimiz kim acaba?
- Dünyanın en kıskandığı çiftlerden biri olan Katie-Tom aşkının yakında bir meyvesi dünyaya gelecek malumunuz. Ancak, Scientology Tarikatı kuralları gereği küçük Katie'ciğimizin doğumu bildiğimiz doğumlardan farklı olacak. Çünkü...
- Ülkemizin en güzel kadınını kocasından boşatarak Kaya Bey'in dış güzelliğe değil iç güzelliğine baktığını hepimize ispatlayan Feraye Tanyolaç daha önce hangi yıl bir ünlüyle aşk yaşamış bilin bakalım?
- Her fırsatta rakip oldukları bize hatırlatılan, hatta gözümüze sokulan güzeller güzeli Hülya Avsar'ımız ve GülbenErgen'imizin ortak bir yönleri varmış. Ne olabilir sizce?
Bu sorular, ELELE Dergisi, Kasım sayısından "Magazin Mania"ya yakalanıp, yakalanmadıklarını merak eden okurları içindi...
* * *
Haftalık Dergisi'nin aynı hafta yaptığı çalışmalardan birisi de yine magazin dünyasına aitti...
Dergi, aslında her geçen gün ateş hattını biraz daha genişleten magazin basınındaki bir başka gerçeğe dikkat çekiyordu... Sadece, artistlerin ve zenginlerin dünyası değildi artık magazin... Zekeriya Beyaz Hoca gibi yeni şöhretler, ünlülerin uzak akrabaları, kuaförleri, hatta gazetecilerin kendileri bile magazin malzemesiydi artık.
Dergi, magazin basınının önde gelen gazetecilerine "Ünlü yakınları ne yapıyorlar da haber oluyorlar" diye soruyordu.
"GÜNDEMDE OLAN İLGİ ÇEKER"
Vatan Gazetesi Magazin Müdürü Müge Anlı, bunları "eğreti şöhretler" olarak değerlendiriyordu;
"Eğer ünlü birinin kardeşi ya da kızıysanız ve aşk tercihinizi yine ünlü birinden yana kullanmışsanız, otomatikman siz de haber konusu haline gelen isimlerden oluyorsunuz. Medya kendisine yeni yıldızlar, yeni haber malzemeleri bulmak ister, bunun için de çaba harcar.
Bu kişiler zorlamayla değil, kabul etmeseler bile göz önünde yaşamayı sevdikleri için gündemdeler."
Hürriyet'in Magazin Müdürü Selim Akçin ise konuya başka bir pencereden yaklaşıyordu;
"Bazen bir ünlüye yakın olmak gerçekten de haber değeri taşır. Bunu da her taş atılacak olayda olduğu gibi magazine yakıştırmanın faydası yok. Alaattin Çakıcı'nın kardeşi her zaman polis adliye muhabirlerinin ilgisini çeker, çekiyor. Aynı işi yapmadıkları halde!"
Pazar Keyfi programının yapımcısı, magazin dünyasının ünlü ismi Can Tanrıyar bu haberleri "çerez haberler" olarak nitelendiriyordu;
"Artık magazin basınında öyle bir yol başladı ki, suyunun suyu haberleri yapılıyor. Magazinde eskisi gibi haber bolluğu yok. Haberci de ablayla değil kardeşle, babayla değil kızla, yeğenle yetinmeye çalışıyor. Kayıp da buradan kaynaklanıyor.
Çünkü toplum 'Bu ne yapmış da bunu manşetten veriyorlar' diye sormaya başlıyor. Magazin küçük düşürülüyor. Malzeme olacak esas insanlar ortada olmayınca, meydan bu kişilere kalıyor."
Milliyet Gazetesi Magazin Müdürü Ali Eyüpoğlu, "Gazeteci kamu adına merak eder, araştırıp, bunun yanıtını bulur, haberleştirir. Magazin hayatın renkli, keyifli yanını yansıtır. O nedenledir ki bazen magazin aktörlerine ilişkin haberlere 'Bundan bana ne?'diyenler olur." yorumunu yapıyordu.
İŞTE SUÇLU: TV MAGAZİN PROGRAMLARI
Gelelim, RTÜK'ün 2006 bütçesi görüşülürken, TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda konuşulanlara;
AKP Batman Milletvekili Ahmet İnal:
"Halkın hassasiyetlerini rencide eden ifadeler, argo kullanılıyor. Bu tür programlar gece belli saatlerden sonra yayınlansın."
CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin:
"Bir çok programın düzeyi düşük, Türkiye'ye yakışmıyor. Ar duygularını zedeliyor."
CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu:
"Magazin programlarını engelleyin. En çok televizyon seyredilen saatlerde kimin kiminle yattığını izliyoruz, RTÜK de izliyor. Varoşlardaki tüm genç kızlarımız da bunu izliyor."
Hem iktidar hem muhalefet parti milletvekilleri veryansın ediyor ve sosyal erozyonun suçlusunu ilan ediyorlardı: TV magazin programları.
Yani, RTÜK ekranlara gelen magazin programlarına ceza yağdırır veya iptal ederse her şey düzelecekti.
"BUNU DA MI MAGAZİNCİLER UYDURDU?"
Siyasetçilere yanıt gecikmiyordu.
35 yılı aşkın bir süredir magazin gazeteciliği yapan Aykut Işıklar, Bugün gazetesindeki köşesinde milletvekillerine şöyle sesleniyordu;
"O istemediğiniz magazin programları bu toplumun sadece küçücük bir aynası.
İşte gazetelere yansıyan en son örnek...
Sinemada vurulan Mardin milletvekilinin yanındaki eşi değil şarkıcı sevgilisi imiş. Ama kız çok delikanlı.
Milletvekili petrol kaçakçılığından hapse girdiği zaman, şarkıcı kız devamlı yanında imiş.
Bunu da mı magazin gazetecileri uydurdu?
Sayın milletvekilleri Türk halkından önce kendi özel yaşamlarını şöyle bir düşünseler daha iyi olur."
(10 Kasım 2005, Bugün Gazetesi)
"MAGAZİNCİLER DE SİYASET YAZSIN"
Magazin basınının bir başka ünlü gazetecisi Savaş Kalafat, magazinin sihrinin siyaset yazan köşe yazarlarına bile bulaşmasından şikayetçiydi;
"Magazinin dayanılmaz sihrine kapılıp sık sık bu tarz yazı yazma isteği duydukları için de, çoğu kez Hülya Avşar ve diğerlerinin toplumsal merak uyandıran olaylarını fırsat olarak değerlendirirler... Bu fırsatlarda da şahlanırlar ki tutabilene aşkolsun...
Onların magazin yazması beni rahatsız etmiyor. Kıskanmıyorum da!
Belki de artık bizim gibi magazin kökenli kişilerin siyaset yazma vakti geldi de geçiyor galiba."
JURNAL HATTI KAPATILSIN!
HaberTürk ise RTÜK'ün ihbar hattına karşı yeni bir kampanya başlatıyordu.
Abdülhamit'e rahmet okutan jurnalciliğe son verilmesini istiyordu;
"Abdülhamid'i komik duruma düşüren jurnaller nasıl ki dilden dile dolaşır dururdu Cumhuriyet'in ilk yıllarında. Biz de belki de bundan 20 yıl sonraki kuşaklara şunları anlatacağız:
'Biliyor musun bir zamanlar Türkiye'de vatandaşların TV yayınlarını devlete şikayet edebildikleri bir jurnal hattı vardı. Buna Alo RTÜK 178 hattı deniyordu.. Evde oturup canı sıkılan bir sürü huysuz insan bu hattı arayıp TV'leri şikayet eder, RTÜK de bu şikayetlere bakıp TV'ler hakkında işlem yapardı.
Düşünebiliyor musun, devlet resmen jurnal hattı kurmuştu, ihbarcılığı teşvik ediyordu.'
Bu satırları okuyan aklı başında bir çok insan inanmayacak ama AB yolculuğundaki Türkiye'nin RTÜK'ünün böyle bir jurnal hattı var. Ve şu anda faaliyette.
RTÜK tez elden bu hattı kapatmalı, jurnalcılığı, ihbarcılığı ortadan kaldırmalıdır.
Çünkü dikkat edilirse, en çok şikayet edilen konular, aslında en çok izlenenlerdir."
MAGAZİNCİLER 2006'DAN UMUTLU
Magazinciler kendileri de şikayet etseler...
İktidar ve muhalefet partileri magazin karşıtı cephede omuz omuza da olsalar.
Yine de magazinciler 2006'dan çok çok umutlu.
Neden mi?
Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin'in bu hafta Gala'daki yazısından verelim yanıtı;
"Şimdi sosyete mensupları, gittikleri kuaförler, mankenler, futbolcular, ünlülerin yakınları, televizyoncular ve hatta gazetecilerin kendileri bile magazinin malzemesi... Buradan yola çıkarsak tartışmalar olacak, ama yapanlarda çeşitlilik olacak diyebiliriz.
Mesela bu yıl magazin dünyasına Zekeriya Beyaz Hoca'nın damgasını vuracağını kim bilebilirdi ki.
Ya da, halkını mangal yapıyorlar diye eleştiren Mine G. Kırıkkanat'ın, mangal yapmaya bayılan İbrahim Tatlıses şarkıları eşliğinde Cahide 15'te göbek atacağını...
Yine İbrahim Tatlıses'in yazı yazacağını, o yazıların önde gelen yazarlar tarafından tartışılacağını...
Ya da Ali Atıf Bir'in Nurgül Yesilcay'la mahkemelik olacağını...
Hele hele hayatımızdan tamamen çıkmış Cem Özer'in "Freddy'nin Kabusu" gibi geri döneceğini...
Sonuçta biz magazinciler 2006'dan çok umutluyuz.
Karısıyla ortağının ilişkisi manşete taşınınca, eşinden boşanan ünlü suşicinin, üç ay sonra esiyle barışması gibi yepyeni mevzular 2006'da da bizi bekliyor.
Tıpkı, ünlü bir otomotivcinin, karısının bir başka erkekle ilişkisi fotoğraflarla belgelenmesine rağmen, sekiz ay sonra eşine tekrar yüzük takması gibi..."
* * *
Bugün MEDYAFOBİ'nin AYNA'sı magazin servislerindeydi.
Günün ilk ışıklarına kadar gece boyunca 50'yi aşkın mekan gezerek, gece hayatının nabzını yoklayan.
Giremedikleri mekanların bazen birkaç sokak uzağında.
Bazen bir trafik ışığının dibinde magazin dünyasının şöhretlerini plakalarından yakalamaya çalışan.
Yaptıkları haberlerle hem en çok izlenen, hem en çok eleştirilen magazin servislerinde.