Sitemizde Ara

  • Azime ACAR


Önce, "iliştirilmiş gazeteciler" furyasını hatırlayalım...
Ya da Hasan Pulur'un yakıştırmasıyla "yamanmış gazeteciler"i...

Amerikan ve İngiliz birlikleriyle beraber hareket eden ve onların cephesinden yayın yapan gazeteciler ne kadar tarafsız kalabilirlerdi ki...

Tankların üzerinden savaşı canlı canlı yayınlayan gazetecilerin tarafsız kalıp kalamadıkları haftalarca tartışılmıştı.

Türkiye'den bu iliştirilmiş gazeteciler kervanına katılan gazeteci Cüneyt Özdemir, "İliştirilmiş gazetecilerin, tamamen askerlere teslim olmuş gazeteciler anlamına gelmediğini" belirtiyordu.

...Ve, iliştirilmiş gazetecilerin tarafsızını da, taraf tutanını da gördüğünü anlatıyordu.

* * *

İliştirilmiş gazeteci olmak öyle kolay değildi.
Önce Pentagon ile 20 sayfalık bir sözleşme imzalanıyordu.
Aslında bu sözleşmenin özü "Görüntü vereceksin, haber vereceksin, ama sır vermeyeceksin" idi.

Kent Devlet Üniversitesi Siyaset Bilimci Profesör Thom Yanek, iliştirilmiş gazeteci uygulamasının, habercilerin "Pentagon'un sözcüsü olma" tehlikesi yarattığına dikkat çekiyordu.

Pentagon'un sözcüsü olmak

Evet, şimdi Pentagon'un Irak'ta ikinci medya operasyonuna geçebiliriz.

Kendi yazdıkları makale ve haberleri sanki "bağımsız" gazeteciler tarafından yazılmış gibi "para karşılığı" Irak gazetelerinde yayınlatma operasyonuna.

Bu operasyonda her şey ABD ordusu ile bağlantıları "maskeleyecek" şekilde tasarlanmıştı.

Bunun için merkezi Washington'da bulunan Lincoln Group'un Irak'taki elemanları, Pentagon'un haberlerini Arapça'ya tercüme edip, Irak medyasına dağıtıyordu.

Amaç?...
Irak'taki Amerikan imajını parlatmaktı.

Amerikan ve Irak askerlerinin çalışmalarını ve ülkenin ABD önderliğinde yeniden inşa çabalarını övüyorlardı.
Ve, isyancıları kötülüyorlardı.

Haberler gerçek olaylara dayanıyordu, dayanmasına.
Ama, bunlar sadece tek bir yönünü yansıtıyor, ABD ya da Irak hükümetlerinin hakkında zayıf imaj yaratacak kısımlar haberlerden çıkarılıyordu.

LOS ANGELES TIMES'IN MANŞETİ

Amerika Ordusu'nun yürüttüğü bu "paralı haber" operasyonunu, yine bir Amerikan gazetesi ortaya çıkarıyordu.

30 Kasım tarihinde Los Angeles Times manşetten veriyordu bu işgal haber ajansı çalışmalarını.

"Bağdat'ta Korgeneral John R. Vines tarafından komuta edilen 'Enformasyon Operasyonları Özel Kuvveti' tarafından yazılan haber ve makaleler, Arapçaya tercüme ediliyor ve özel bir savunma şirketinin yardımıyla Bağdat gazetelerine konuluyor." diyordu haberde.

Aynı habere göre, bu operasyonu yürüten birim, bir gazeteyi satın almış ve bir radyonun kontrolünü ele geçirmişti.

Gazetenin bulduğu kayıtlar ve yaptığı röportajlar, ABD'nin, enformasyon operasyonu başlattığı bu yılbaşından bu yana Irak gazetelerine düzinelerce haber yayımlaması için para ödediğini gösteriyordu.

İşte, paralı haberlerden birinin başlığı: "Iraklılar terörizme rağmen yaşamakta ısrar ediyorlar"

Amerikan ordusunun yürüttüğü psikolojik savaş ve propaganda kampanyası kapsamında bu ve benzeri pek çok manşet, Amerikan ordusu tarafından kaleme alınmıştı.

Los Angeles Times'in haberine göre, "paralı haber" operasyonu Irak ve Pentagon'daki bazı subaylar arasında tepkiye de yol açmıştı.

Haberde, üst düzey bir Pentagon yetkilisi, "Irak'ta demokrasi ilkelerini oluşturmaya çalışıyoruz. Bu ülkede yaptığımız her konuşma demokrasi hakkında. Ama bunu yaparken, demokrasinin ilkelerini ihlal ediyoruz" diyordu.

Aslında Amerika'nın medya üzerindeki çalışmaları bununla da sınırlı değildi.
Amerika tarafından Iraklı gazetecilere verilen "Basının demokratik ortamda yeri" adlı gazetecilik kurslarını da propaganda amacıyla yaptığına dikkat çekiliyordu.

"HERŞEY KANUNLARA UYGUN"

Haberlerin Los Angeles Times'tan dünya basınına yayılmasının ardından, ABD ordusu "paralı haberleri" doğruluyordu.

Irak'taki ABD güçlerinin sözcüsü Tümgeneral Rick Lynch, Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında, iddiaları dolaylı olarak doğruluyor ve "ABD'li komutanlara Irak kamuoyunu aydınlatmaları için yetki verildiğini ve herşeyin kanunlara uygun olduğunu" söylüyordu.

Beyaz Saray Sözcüsü Scott Mclellan ise haberlerden "kaygı" duyduklarını söyleyip, Savunma Bakanlığı'ndan bilgi istediklerini belirtiyordu.

IPRA'NIN ARAŞTIRMASINDAN İKİ SORU

Amerikan Ordusu'nun Irak'taki "paralı haber" operasyonu, Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği'nin (IPRA) birkaç yıl önce internet üzerinden 52 ülkede yaptırdığı anketin sonuçlarını çağrıştırıyordu.

Anket, ticari, politik, dini veya ideolojik bazı güç odaklarının medyadan yararlanma peşinde olduklarına ilişkin ilginç veriler içeriyordu.

İşte anketin iki sorusu ve sonuçları;

  • "Bir gazete ya da gazeteci bir haberi
    yayınlamamak için para almayı kabul eder.
    "


    Güney -Orta Amerika: %41
    Doğu Avrupa: %28
    Asya: %26
    Afrika-Ortadoğu: %20
    Güney Avrupa: %20
    Kuzey-Batı Avrupa: %5
    Avustralya: %10
    Kuzey Amerika: %10

  • "Gazetelerde yer alan haberler
    bazı dış etkilere bağlı olarak yayınlanır.

    (paralı haber, reklam bölümünden gelen baskı gibi.)"

    Doğu Avrupa: %63
    Afrika-Ortadoğu: %40
    Güney Avrupa: %35
    Kuzey- Batı Avrupa: %21
    Avustralya: %20
    Asya: %16
    Kuzey Amerika: %13


Irak'ta yaşananlar, halkın sesi, gözü ve kulağı olan medyayı kontrol altında tutabilmek ve bu gücü kendi isteği yönünde kullanabilmek çabalarının tarihteki son vakasıydı...