Size, gökbilim dünyasındaki bir gelişmeden haber vermek niyetinde değiliz.
Meraklısı bilir, bu yıl içinde Avrupalı bilim adamları, İsviçre'nin Cenevre kentindeki Cern Laboratuarları'nda bir deney gerçekleştirecek.
27 km. uzunluğundaki tünellerde bulunan parçacık hızlandırıcı ile karşıt kutuplu parçacıklar ışık hızına çıkarılıp, birbiriyle çarptırılacak.
Sonuçta, amaç "evren"in oluşumuna neden olan büyük patlamanın bir simülasyonunu gerçekleştirmek.
Neyse, bu kadar parçacık altı fizik bilgisi yeterli. Biz kendi "evren"imize dönelim.
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren de tıpkı bu deney gibi "karşıt parçacıklar" yerine geçebilecek zıt kutuplu fikirleri kafasındaki "hızlandırıcı" ile birbirine öyle bir çarpıştırdı ki Sonunda, zaman tüneliyle Türk demokrasi tarihinin 80'li yıllarına geri döndük.
Evren şöyle diyordu; "Türkiye bir süre sonra eyalet sistemine geçmek zorunda. Biz 80'li yılarda bunun üzerinde çalışmıştık. Sekiz veya 11 eyalete bölünerek yönetilirse, Ankara'nın üstündeki yük hafifler."
Bunları okuyunca, hem küçük dilimizi yuttuk hem de "Bu konuşan 12 Eylül'ün kudretli paşası Kenan Evren mi?" diye kendimize sorduk.
Evren, tıpkı parçacık hızlandırıcının içindeki zıt kutuplar gibi bize küçük çaplı bir süpernova patlaması yaşattı.
20. yy başında Prens Sabahattin'in ortaya attığı "adem-i merkeziyetçilik" kavramının yüzyıl sonra "eyalet" sistemi olarak evrende karşımıza çıkma haliydi bu. Yani, Evrenyeni bir şey söylememişti ama "Evren söyleyince" evrende hesaplar karışmıştı.
* * *
Milliyet Gazetesi Pazar günü bu süpernova patlamasını manşetten şöyle duyuruyordu;
"Evren diyor ki, katı milliyetçilikle olmuyor".
Yetmemiş, Evren'in bu sözünün yanına ünlem koymuş. Yani demeye getiriyor ki; "Bunu Evren mi söylüyor, evrende neler oluyor, aman allahım"
O da yetmemiş, ünlemi kırmızı yapmış.. Yani, "Süpernova patlaması oldu evrende. Allahım bundan sonrasından sakın"demeye getiriyor...
Evren'in 90 yaşındaki bu ultra liberal çıkışı herkesi öyle şaşırttı ki, Türkiye'nin fazla kimsenin bilmediği veya bilemediği kodları bir kez daha karıştı.
Resmen kağıt destesini yeniden kardılar. Artık, papaz bildiğimiz papaz değil Pis Yedili'ye de bundan böyle "Güzel Yedili" denirse şaşmayın.
Kısacası, durum Hasan Cemal'in tarifindeki gibi; "Türkiye, tımarhane!"
SONUÇ: Evren, hem destek hem eleştiri bombardımanına tutuldu.
Ama en ilginç yorum, PKK'nın İmralı'daki hapis yatan lideri Abdullah Öcalan'dan geldi.
Öcalan, "Evren, askeri bir dehadır" deyiverdi.
Evren'in sözlerine, 301. maddeden soruşturma açılması talebine en sert tepki ise İnsan Hakları Derneği'nden geldi.
Dernek, Evren'e sahip çıktı ve "Bırakın fikirlerini açıklasın" deyiverdi.
Hani tarihin cilvesiydi derler ya, bu resmen tarihin oyun havası.
* * *
Gelelim işin ağıt tarafına
Özellikle genç jenerasyona, 80 doğumlulara hatırlatmak için yazıyoruz.
Evren'in altında imzası bulunan 12 Eylül'ün acı bilançosu şu;
650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
İdam cezası verilen 517 kişiden 49'u hakkındaki karar infaz edildi.
30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.
927 yayın yasaklandı, 39 ton gazete ve dergi sakıncalı bulunarak imha edildi, 937 film yakıldı.
400 basın mensubu yargılandı, toplam 3 bin 115 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı.
3854 öğretmen ve 120 ilerici üniversite öğretim görevlisinin işine son verildi.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
Bütün bunlara rağmen, 12 Eylül ve sonrasında yüzlerce soruşturmaya veya yargılamaya uğrayan İnsan Hakları Derneği ve üyelerinin Evren'e sahip çıkması, "Bir gün herkesin demokrasiye ihtiyacı var, netekim!" diye bize söylettiriyor
"Netekim" kelimesini yazarken bilgisayarın yazım kılavuzu bu sözcüğü ısrarla "Nitekim"diye düzeltme uyarısı veriyor. Bilgisayar ne bilsin Evren'in özgün Türkçesini...