Sitemizde Ara

  • Acele etme, medya ilişkisi biraz zaman alıyor... Hande Yener şarkısı değil, "taze bakan"a bir öğüt...
  • "Ha Brütüs ha Metrobüs"... Bu yaratıcı  başlığı medyaya kim attırdı?


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Bu hafta yaptıkları medya kazalarıyla karizmayı fena çizdiren bir bürokrat ile bir siyasetçinin öyküsünü paylaşacağız sizlerle.

İlk medya kazası, kabinenin GAP’tan sorumlu yeni bakanı Cevdet Yılmaz’dan…

Urfa’ya “3. Halil İbrahim Buluşmaları” için giden Bakan Cevdet Yılmaz, Balıklıgöl Amfi Tiyatro’nun açılış konuşmasının sonuna geldiğinde öyle bir açıklama yaptı ki gazeteciler ve izleyiciler şaşkınlıkla birbirlerine bakakaldılar.

Bakan, “az önce aldığı” bir haberi sıcağı sıcağına medya ile paylaşmak istemişti.

Habere göre, Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir suikast teşebbüsünde bulunulmuş ama saldırgan yakalanmıştı:

“Şu iyilik merkezinde şu güzel duyguların, şu derin duyguların ifade edildiği bir ortamda bu tür menfur eylemlere girişenleri bütün Şanlıurfa adına kınamak istediğimi belirtmek isterim. Sayın Başbakan'ımıza da bütün hepiniz adına geçmiş olsun diyor, uzun ömürler diliyorum."

Bakan söylediğine göre elbette ki doğruydu

İlk şoku atlatanlar Bakan’ın bu hisli konuşmasını uzun uzun alkışlarken, gazeteciler de telefonlara sarılarak, haberi merkeze geçiyorlardı.
Amma velakin haber bir türlü doğrulatılamıyordu.

Sonunda, işin aslı astarı ortaya çıkıyor ve taze bakanın heyecanla paylaştığı bilginin “bayatlığı” anlaşılıyordu.

Haber aslında 29 Mart öncesi Başbakan Erdoğan’a suikast hazırlığında olan Muammer Altuntaş hakkında açılan davadan ibaretti.

Bakan Cevdet Yılmaz, bu olayı “yeni bir gelişme” sanmış ve bilgiyi “doğrulatmaya gerek duymadan” medya ile alel acele paylaşıvermişti.

Ertesi gün yazılı bir açıklama ile “Korumam bana yanlış bilgi verdi” diyerek gafını düzeltiyordu Bakan Yılmaz:

“Konuşmaya çıkarken koruma arkadaşımız böyle bir bilgi getirdi. Ben de teyit etme imkanı bulamadan konuşmada bu olayı lanetlemiş oldum. Fakat bu eski olayla ilgiliymiş, yani koruma arkadaşımız yanlış bilgi getirmiş. Seçimler öncesi yapılan bir olayın mahkeme safhasıyla ilgili konuyu bana yeniymiş gibi aksettirdiler. Ben de hemen konuşmaya çıkacağım için teyit ettirme imkanım olmadı ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmiş olduk.”

Gelelim ikinci medya kazasına…

Olayın kahramanları İETT Genel Müdürü ve bir süredir İstanbul’un altyapısına uygun olmayıp arıza yaptığı, yokuşlarda kaldığı için medyanın gündeminden bir türlü inemeyen metrobüsler.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, tartışılan metrobüslerle ilgili topu taca atıp, “gereken açıklamayı üretici firmanın yapacağını” söylemişti.
Sonunda, Hollandalı firma Philelas şirketinin üç üst düzey temsilcisi 20 Mayıs Çarşamba günü Feriye Lokantası’nda basının karşısına çıktı.

Hayli gergin ortamda gelişen basın toplantısında, söylenenler kadar konuşmacıların en ufak bir gülümseme belirtisi göstermeden konuşmaları da dikkatlerden kaçmadı.

20 adet Phileas metrobüs garajda tamir için beklerken, konuşmacılar, arızaların İstanbulluların “balık istifi” binmelerinden kaynaklandığını iddia ediyorlardı.

Üç gün sonra bu kez İETT Genel Müdürü Mehmet Öztürk medyayı ikna edebilmek için onlarla birlikte Metrobüs turuna çıkmayı teklif ediyordu.

Nitekim çıkıldı da.

Müdür beyin metrobüs “aklama” turu bir komediye dönüşüyor ve bu trajikomik hadise Pazar günkü gazetelere yansıyordu.

“Ha Brütüs ha Metrobüs”
“Metrobüste ‘fıkra’ gibi Aklama”
“Aldırma Müdür Aldırma”
“İETT Müdürü savunurken, metrobüs yine arıza yaptı”
“İETT Müdürü'ne metrobüs şoku”
“Genel Müdürle metrobüs turuna çıktık, rampada arızalı aracı bekledik

SONUÇ
Genel Müdürle metrobüs turuna çıkan gazeteciler, rampada aynı hattaki aynı model bir aracın arızalanması ile yolda kalıyorlardı.

Deneme turu öncesinde basın mensuplarına aldıkları metrobüslerin özelliklerini ve güzelliklerini ballandıra ballandıra anlatan Müdür bey, gazetecilerle çıktığı turda bir başka metrobüsün bu “hain” arızası karşısında şok oldu.

Durumu kurtarmaya çalıştıkça metrobüs kazasının fren izi daha da derinleşti...

Genel Müdür Mehmet Öztürk, “fıkra gibi” aklama çalışmasında, önce arızalanan diğer aracın başka bir marka olduğunu söyleyerek, gazetecileri ikna etmeye çabaladı.

Ardından, aynı marka olduğunu kabul etmek zorunda kalınca bu kez, “Arıza yok, yanlış düğmeye basılmış” diyerek durumu kurtarmaya çalıştı.

Genel Müdür sonunda  “Bu araçların kendisini yorduğunu ve bıktırdığını” söylerken, yepyeni bir projeyi de açıklayıverdi  medyaya.  İETT’nin yeni projesi, TUBİTAK ile birlikte çalıştıkları hidrojenli  yeni bir araba projesi  imiş.

Bu arada durak ise ana baba gününe dönmüş, kuyruklar almış başını gitmişti...

Olup biteni görüntüleyen gazeteciler, haberlerini yazarken, Müdür beyin “Pişman değiliz, kaynak olsa yine alırız” sözlerini de metinlerine eklemeyi ihmal etmediler…