- ‘Sudoku’ma dokunmayın!
- ÖSYM Başkanı’nın üç yanlışı, YÖK Başkanı’nın bir doğrusunu nasıl götürdü?
- KPSS, Kopyacı Personeli Seçme Sınavı mı oldu?
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
İyimserliğin kötü tarafı, krizlerin kokusunu almayı engellemesidir.
Kamu personeli giriş sınavının sorularının “önceden yaklaşık 3 binden fazla kişiye sızdırıldığı” krizinin, ÖSYM Başkanı tarafından anlaşılamaması da bir iyimserlik gafleti.
Yani iyimserlik, kriz ortamında başa bela.
O yüzden kriz yönetiminin guruları der ki, “İyimserleri vurun ve kriz yönetimi ortamından hemen uzaklaştırın.”
ÖSYM Başkanı Prof. Ünal Yarımağan’ın, Anadolu Ajansı’na yaptığı bir açıklama ve sonrasında çorap söküğü gibi gelişen olaylar, Başkan’ın “olayı küçük görme” eğiliminin medya kazasına dönüşmesiydi.
Başkan “güvenli” sularda yüzme maksadıyla açıklamayı sadece Anadolu Ajansı’na yaptı. Böylece, medya ile temasın “kontrollü” olacağı fikrindeydi ama krizin büyüklüğü medya temasının kontrollü tarafını vitesten attırdı.
Kamu personeli seçme sınavındaki (KPSS) 350 kişinin tam puan almasının "garipsenecek bir olay olmadığına" kanaat getirdi.
Sonra, yine iyimserliğin verdiği cesaretle, “Tam puan alan kişiler arasında hiçbir ortak nokta yok” diye açıklama yaptı.
Başkan, skandalın kokusunu hala alamıyordu.
3 milyonu aşkın kişiyi ilgilendiren böylesine dev bir olayın didiklenmeyeceğini düşünmesi bir başka gafletti. Ama asıl gafleti açıklamasındaydı.
Başkan Yarımağan, olayın “medya tarafından abartılıp”, kendisinin “reyting malzemesi” olarak kullanıldığı iddiasındaydı.
Her niyeyse medya Başkan’ın reytingine takmıştı. Belli ki ÖSYM Başkanı kendisini “kendinden doğal reytingli” insanlar kategorisine koymuş, medyanın da bu cevheri kullanmaya yeltendiğine kanaat getirmişti:
“Basın onlara alet olmamı istiyor. Bundan kazanç sağlıyor. Reytinglerini artırıyorlar…”
Arkasından “tam puan alanların ortak yanının bulunamadığını” söyleyerek, “Savcılık baksın, belki bulur” diyerek meydan okumaktan geri durmadı:
“Ortak yan bulamadık. Savcılık baksın, belki bulur. Yüksek puan alan adayların soru ve cevap kağıtlarını bizzat kendim inceledim. Yüksek puan alan adayların bilgileri araştırıldı. Soruları hazırlayan hocalarla da görüştük. Ancak bir sonuca varamadık. Bu adayların ortak yanlarını araştırdık. Hiçbir ortak yanları yok. Her üniversiteden mezun var. 81 ilin 81’inden de var.”
Öylesine emindi ki soruların dağıtılmadığından:
“Eğer bir şekilde 300-500 kişiye sorular bir türlü servis edilmiş olsaydı, şimdiye kadar bunun kokusu çıkardı.”
Ama Prof. Ünal Yarımağan tamamıyla yanılıyordu, kokusu hemen çıktı. Çünkü medya işin içine girince, kriz hızla derinleşti.
Milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir habere sırtını çeviremezdi medya. Ve Yarımağan’ın “Bu olayı Su doku çözerek unutmaya çalışıyorum” demesine rağmen medya unutmadı.
SONUÇ
Medyanın kurcalamasıyla olay öyle hızlı büyüdü ki KPSS’nin adı Kopyacı Personelleri Seçme Sınavı’na dönüştürüldü. Başkan da “bir krizde yapılmaması gereken” şeyi yaptı ve Sudoku çözmeyi sürdürdü.
Arkasından da “yılbaşında bu işi bırakacağını” duyurdu.
Sonrasındaki gelişmeler malum.
Soruların ham haliyle sınavdan beş gün önce, e-posta yoluyla bir internet kullanıcısına ulaştırıldığı, bu kişinin de isteyenlere şifresini verip, internet adresinden soruları indirmelerine izin verdiği ortaya çıktı.
ÖSYM Başkanı’nın iyimser ve olayı yatıştırıcı (!) açıklamaları sürerken, hemen arkasından YÖK Başkanı’nın yaklaşımı çok daha sağduyulu idi:
"Bu kadar kişinin hatasız bir şekilde bu soruları cevaplayabileceğini sanmıyorum. İnceleme başlattık. Bu işin altında mutlaka bir şey olduğunu düşünüyorum. Tam puan alanlara aynı kitapçıkları tekrar versek aynı başarıyı gösterebilecekler mi merak ediyorum?"
YÖK Başkanı incelemelerin ardından, bir kaç gün sonra yaptığı açıklamada ise “sorulara sınavdan önce 3.227 kişinin ulaştığından şüphe ettiklerini” söyledi: “Bunların usulsüzleri ortaya çıkınca sınavlarını iptal edeceğiz, yönetmelikleri de inceleyeceğim, bir daha da devlet hizmetinden faydalandırmayacağız.”
Artık çok açık ki sorular 3.227 kişi arasında elden ele gezmiş.
Özcan, “Elimizde şu anda kesin deliller yok, ama savcılık yardımıyla kesinlikle bulacağız” diyerek, ÖSYM Başkanı’nın tam tersi “sorumlu” bir tavır sergiledi.
ÖSYM Başkanı’nın üç yanlışı, YÖK Başkanı’nın bir doğrusunu da aldı götürdü.