Sitemizde Ara

  • Nato mermer, nato iş kafa
  • En kahraman Sadık (!)


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



“Business mind” İngilizce bir tanım.

Son 20-30 yılda, Türkiye’de iş dünyasında sıkça kullanılan deyimlerden de biri.

Batılı anlamda iş kafasıyla düşünen ve “para yaratma odaklı” yaklaşımlar göstermesi beklenen zihniyetin şiarı ya da batılı deyişiyle mottosu “business mind”.

Ama ne yazık ki medya ilişkilerinde sadece “business mind” ile düşünmek medya kazası yaptırıyor.

Nasıl mı?

Medya kazasının fren izlerine bakarak, bir durum tespiti yapalım.

Kazayı yapan armatör Kahraman Sadıkoğlu.



Atatürk’ün son günlerini geçirdiği ünlü yatını 49 yıllığına kiralamasıyla tanınan ünlü armatörün Savarona'ya düzenlenen şok edici fuhuş baskınından sonraki açıklaması tam anlamıyla bir "iş kafalılık" örneği.

"İş kafalılığın" bir yan etkisi "yabancılaşma".

Kahraman Sadıkoğlu’nun açıklamasında da bu "yabancılaşma"nın izleri çok derin bir şekilde görünüyor.

Savarona’da 18 yaşın altında Rus ve Ukraynalı kızlarla fuhuş yapıldığı iddiasıyla yatın jandarma baskınına uğraması sonrasında Maliye Bakanlığı 49 yıllık kiralama sözleşmesini feshedeceğini açıkladı.

Sadıkoğlu, bunun üzerine “yatın kamu tarafından geri alınması halinde yargıya başvuracağını” açıklayarak, “Savarona yatının bir turizm tesisi olarak görülmesi gerektiğini” söyledi.

Sadıkoğlu’nun savunması mantık olarak doğru. Ama örneklemesi tamamıyla yanlıştı:

“Siz buna fuhuş diyorsunuz, o zaman otellerde fuhuş olmuyor mu? Otellerde de oluyor. Bir adam geliyor, otelde oda tuttuğunda ‘burada ne yapacaksın’ diyebilir misiniz? Odayı tuttuğunda ne yapıyorsa yapar. Savrona’daki durumun bundan ne farkı var? Otellerde sorulmuyor da 50 bin dolar getiren adamın ne yapacağını Savarona olunca mı sormak gerekiyor?...”

Sadıkoğlu, “Adam bize 50 bin dolar para getiriyor, siz hala ondan hesap sormamı bekliyorsunuz” diye "iş kafalılıkla" kafa tutuyor.

Yani “üzümünü ye, bağını sorma”, “para konuşunca her şey susar” türünden vecizeleri çağrıştıran bir yaklaşım sergiliyor.

Ama Sadıkoğlu’nun unuttuğu çok önemli bir şey vardı. Türkiye’de Atatürk sadece bir “lider” değil, ideoloji ile karışık bir yaşam tarzının da temsilciliğini yapıyor. Ve onun yaşadığı bir mekan o anlamda resmi dille kutsallaştırılıyor.

Atatürk ile bağlantılı olan herhangi bir şeye "iş kafalılıkla" bakıp, sıradan bir otel muamelesi yapmak mümkün değil.

Sadıkoğlu, “O zaman bütün otellere el koysunlar, devletten arazi kiralanıp yapılan oteller var” diyerek medya kazasını daha da derinleştiriyor.


SONUÇ

Ünlü armatörün açıklamasına göre Florya Köşkü’ne günlük 50 bin dolar veren herhangi bir yatırımcı orada istediğini yapabilir. Bu iş kafalılığa göre doğru, toplumsal algıya gore tamamıyle yanlış.

Geçmişte Savarona yatında kumar oynanması sıkça eleştirilmiş, Sadıkoğlu da o zaman benzeri açıklamalar yaparak, “Para koydum, karşılığını almam lazım”a getirmişti.

Ama aldığı şeyin Savarona olduğunu belli ki unutmuştu. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Şimdi uzmanlar bir başka tehlikeye de dikkat çekiyor.

www.turksail.com sitesinde Serdar Bapoğlu, “Bodoslama” köşesinde bu tehlikeye şöyle anlatıyor:

"Maliye Bakanı Şimşek, 'sözleşmenin feshi'nden söz ediyor. Yani herhangi bir ödeme yapılması söz konusu olmadığı gibi, Sadıkoğlu haklarından feragat etmediği takdirde konunun mahkemeye yansıması kaçınılmaz.

Böyle bir davanın 15 günde, bir ayda karara bağlanamayacağı kesin. Aylar hatta yıllar sürebilir…

Bu durumda Savarona, duruşmalar bitene dek bir köşeye çekilecek, ona kimse bakmayacak, üzerinde yaşam olmayacak, bulunduğu yerde tozlanacak, paslanacak, çürüyecek… Mahkeme sona erdiğinde ise ondan geriye pek bir şey kalmayacak."