- Bakanın dili sürçebilir mi? Bakacağız
- Her daim krize açık bakan İdris Naim
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
Ankara Kumrular Sokağı’nda üç vatandaşımızın ölümüne, 30’a yakın kişinin de yaralanmasına yol açan patlama, kriz yönetim derslerine “örnek vaka” niteliğinde.
İlk apar topar açıklama Çankaya Belediye Başkanı'ndan geldi. Ardından Cumhurbaşkanlığı'na vekalet eden Cemil Çiçek Kırıkkale'de, TBMM Başkanı Bülent Arınç ise TRT çıkışında kameraların karşısına geçti. Onu Ankara Valisi izledi. Cumhurbaşkanı Gül'ün Almanya'dan gönderdiği mesaj yayınladıktan sonra sıra nihayet İçişleri Bakanı'na geldi.
Olaydan yaklaşık dört saat sonra İdris Naim Şahin’in açıklamaları, “kriz sırasındaki sözcülüğün ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu” bir kez daha ortaya koydu.
Kiralık bir araca yerleştirilen plastik patlayıcı ile gerçekleştirdiği sonradan anlaşılan saldırının ilk dakikalarında tüm krizlerde olduğu gibi bilgi kirliliği vardı.
Ama bu krizdeki bilgi kirliliğinin en temel nedenlerinden birisi resmi ağızlardan farklı farklı bilgilerin gelmesiydi.
Önce “tüp patladı” dendi, hatta emniyet güçleri “tüp atıldığını gören vatandaşları” duruma şahit gösterdiler. Konuyu araştırmadan bunu bir de medya ile paylaştılar ki medya bu bilginin üzerine bambaşka bir dünya inşa etti.
Bu da yetmedi. Patlamanın gerçekleştiği yerin yakınlarındaki büfenin, "olayın sorumlusu” olduğu duyuruldu yine yarı resmi ağızlardan. Bir başkası “Tüp gazlı bir aracın patladığını” söyledi. Medya da olayın her dakikasında duruma yeni bir başlık attı. Hatta patlamayı izleyip sunanların bile kafası öylesine karıştı ki anonslarında adeta bilgi kirliliğine isyan ettiler. Ama her şeyin üzerine İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in açıklaması tüy dikti.
Bakan Şahin, patlamanın sonrasında Afganistan’dan gelen bir heyeti makamında kabul ediyordu. Ortak basın toplantısının tam ortasında Şahin’in eline belli ki biraz çalakalem karalanmış bazı bilgiler tutuşturuluverdi.
Meslektaşı Afganistan Mülteciler Bakanı Cemahir Enveri konuşma yaparken, İdris Naim Şahin gelen notu okuyup anlamaya çalışıyordu. Çünkü biliyordu ki birazdan gazeteciler patlama ile ilgili sorular soracaklar ve doğal olarak da ilk soruları can kaybı ve yaralılar konusunda olacaktı.
İçişleri Bakanı Şahin, basın toplantısında önce hazırlanan metni okudu, ardından da soruları cevaplamaya çalıştı ama çalıştıkça krizlerde “nasıl açıklama yapılmaz” dersinden seçkin örnekler ortaya çıktı.
Bakan Şahin, “Hastalar, yani yaralılarımız, acilen Ankara’daki hastanelerimize intikal ettirildiler” dedi.
Ardından, “Yaralı sayısı konusunda şu an itibariyle 15 önemli yaralı olduğu, bunların 5 tanesinin ciddiyet arz ettiği bilgimiz var” cümlesini ekledi.
Ama patlamaya yakın ses getiren asıl açıklaması ölenler için “Üç adet” ifadesini kullanıp, “3 adet maalesef vatandaşımızın patlamadan dolayı can kaybına maruz kaldığı bilgisi var elimizde” demesi oldu.
Bakan, “Hedefi tabi eylemi yapan en iyi bilir. Hedef gözetmeden yapılan bir hedeftir” diye sürdürdüğü açıklamalarında bir kriz durumunda “hazırlıksız olmanın” nelere kadir olduğunu da gösterdi. Oysa, iyi bir sözcü olmanın birinci koşulu iyi hazırlıktır.
SONUÇ
Medya, “üç adet” tanımlamasının hemen ardından İçişleri Bakanı’nın daha önceki gaflarının çetelesini çıkarıverdi.
“Kara harekatı her an olabilir” sözü üzerine Başbakan Erdoğan’ın kapı arkasında nasıl uyardığı hatırlatıldı.
Bakın Şahin, Hakkari Çukurca’daki saldırının sonrasında da Zap suyunda bulunan şehit uzman Çavuş Erhan Ar’a ait olduğu açıklanan cenaze için “ceset parçaları” ifadesini kullanıp, tepki çekmişti.
Yani kritik anlarda, özellikle can kaybı gibi durumlarda bakanın hazırlıksız açıklamaları, bir değil, iki değil üçüncü krizde bile kendisine bir ders çıkaramaması biraz burukluk biraz da şaşkınlık yarattı.
Bir sonraki krizdeki hal ve tavrının ne olacağını da kestirmek artık güç değil. “Uyuyan Bakan” Atilla Koç gibi medyanın her daim hedefinde olacak.