Sitemizde Ara

  • "Medya olmasa ne güzel olurdu." Çok eski bir atasözü ama hakikaten eski
  • RTÜK üyesi profesörden medya üzerine taşlama
  • BlackBerry şirketinin kabusu nasıl gerçek oldu? Hadi bunun da “sorumlusu medya” deyin


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



İngiliz gazeteci ve yazar G.K. Chesterton, yüzyılı aşkın bir süre önce şöyle söylüyordu: “Aslında dünya daha kötü bir yer olmadı, habercilik gelişti...”

Nedense, medyayı “her kötülüğün gizli sebebi” olarak görme hastalığı sıkça yaşanıyor. Öyle ki yaklaşık yüzyıl öncesinde söylenmiş bir sözün içinde bile medyanın “hayatı algılayış biçimine” şekil verdiği imaları da var.

Geçen hafta Fırat Üniversitesi’nin “Medya ve Etik” sempozyumunda konuşan RTÜK üyesi bir profesör neredeyse lafı “Medya olmasa terör bu durumda olmazdı” demeye getirdi. Terörün asıl ve gerçek hatta “gizli” sorumlusunun medya olduğu imasında bulundu.



RTÜK üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, Türkiye’de medyanın terör haberlerini veriş biçimine ilişkin eleştirilerde bulunurken, İngiltere eski Başbakanı Margret Thatcher’ın “Terör medyanın oksijenidir” sözünden yola çıkarak şunları söyledi:

"Bir açıdan doğru aslında. Çünkü medya olmazsa terör bu durumda olmaz.

Dünya tarihinin hiçbir zamanında terör bu kadar azmamıştı. Hasan Sabbah’ın terör örgütünü hatırlayınız. Selçuklu Sultanları’nı tek tek öldürüyordu.

Nizamül Mülk’ü öldüren bir terör olayıydı. Hz. Ömer’i, Hz. Ali’yi, Hz. Osman’ı vuran terör olaylarıydı ve terör bizim zamanımızda da Ortadoğu’da da, dünyada da hiçbir zaman sona ermedi, ermeyecektir.
Ama, bir kısım medyanın buna çanak tuttuğunu söylemek gerekiyor.

Çünkü bir terörist terör olayını işledikten sonra geçer bir televizyonun karşısına ve kendi yaptığının ne kadar ses getirdiğine bakar. Bir de bunu yurtdışında yorum katılarak verildiğini bir düşünün.”


Bir kere RTÜK üyesinin tarihten örnek verdiği terör ile günümüzdeki terör biçimlerinin yapısal farklılığı vardı.

Dahası, terörün aslında bir sosyolojik olgu olduğunu tamamen dışlayıp, bunda “medyanın sorumluluğunun doğrudan olduğunu” vurgulaması da bir bilim adamından çok siyasetçiyi  çağrıştırıyordu.


SONUÇ

Fendoğlu gibi medyayı bütün kötülüklerin anası gibi görme kolaycılığı aslında medyanın iletişimdeki gerçekliğini de yadsıyor.

Çünkü, olayların perde arkasını görme, skandalları ortaya çıkarma veya rüşvet ve yolsuzluk gibi bir çok olayın çözümlenmesinde medyanın etkisi ve gücünün adli makamlardan bile çok olduğunu hatırlanırsa, medyanın terörün baş sebebi olduğunu söylemek sadece haksızlık değil, iletişim cahilliğine de yol açar.

Çünkü bakın, iletişim niye gerekli? Derdini anlatmak için. Medya da bunun için var.
 
Dünya devi BlackBerry’nin geçen hafta teknik tabanlı krizi şunu gösterdi ki zamanında medyaya konuşulmadığında yani iletişimsizlik yaşandığında yerini “dedikodu” dolduruyor.

BlackBerry iki üç gün süren servis sağlayıcıları krizinin ilk saatlerinde doğru dürüst açıklama yapmadı.

BlackBerry’nin sahibi Kanadalı Research In Motion (RIM) firması krizi ilk saatlerinde sadece “durumun tuhaf” olduğunu belirtmekle yetindi.

Şirketin İngiltere’deki tepe yöneticisi Stephen Bates’in yaptığı açıklamalar ise yüreklere su serpmek bir yana dramatikti:

"Sunucularımızda yüksek derecede kritik bir sorun yaşıyoruz. Yedekleme konusunda bir teknik arıza var.
Müşterilerimiz güvenlik konusunda endişelenmesin. E-postaları silinmedi veya herhangi bir yere gitmedi."


BlackBerry yöneticilerinin atladığı önemli nokta, kullanıcılarının veya müşterilerinin “neden” sorusuna yanıt aradığıydı. Yoksa e-postalarının geç gelmesi veya kaybolması değildi. Ne olduğunu anlamaya çalışan ve bu sorunun daha ne kadar süreceğine ilişkin cevap almayı bekleyen müşterilerin tüyleri bu “espri yüklü” açıklamalar karşısında diken diken oldu.

Kimbilir, bu işte BlackBerry yöneticileri olayı abarttığı için medyayı suçlamış olmaları kuvvetle muhtemel.

Sonuç itibarıyla en büyük rakibinin yeni ürünü İPhone 4S’in piyasaya çıkmasından bir kaç gün önce BlackBerry’nin sahibi RIM şirketi çok kötü bir kriz iletişimi yönetimi sergiledi.