Edmondo de Amicis'in ünlü romanı Çocuk Kalbi'ni hatırlar mısınız?
Şimdi 30'lu, 40'lı yaşlarını sürdürenlerinizin, ilkokul çağlarında okuma derslerinden hatırladığı Çocuk Kalbi kitabını bizim aklımıza düşüren, bu haftaki iki ayrı medya kazasıydı
Bir çocuğun gözüyle insan ilişkilerinin gözler önüne serildiği, iyilik ve erdemin yüceltildiği bu kitabı, bugün Türkiye'yi yönetenlerin okumasının elzem, zorunluluk ve hatta "must"hale geldiğini düşünüyoruz
"Must"ı niye İngilizce kullandınız derseniz? Durumlara çok yabancılaşmış yöneticilere de ulaşmak istiyoruz da ondan
Google Arama Motoru'nda çocuk pornosu merakında dünya lideri olduğumuzu öğrenmemizin şokunu henüz üzerimizden atamamıştık ki, çocuklara eziyetin hem politikhem yönetsel iki örneği yüzümüze tokat gibi çarptı
ERZİNCAN'IN ORTA YERİ SİNEMA (!)
OLAY YERİ: Erzincan Üzümlü İlçesi'ne bağlı Büyükkadıhan Köyü OLAY: Erzincan'da tecavüze uğrayan yedi yaşındaki G.K.'ya olay yerinde keşif yaptırıldı
42 ve 65 yaşındaki iki kardeşin günlerce tecavüz ettiği Erzincan Devlet Hastanesi'nde yapılan muayenede kesinleşen küçük kıza tecavüze uğradığı yerler tek tek göstertildi. Ve küçük kızın yaşadığı travma umarsızca tekrar tekrar yaşatıldı
"Adaleti bulma" adına hazırlık soruşturması için yapılan bu keşif sırasında, küçük kız sürekli utanarak yüzünü kapattı Sanki bu utanç kendisine aitmiş gibi
Dahası keşif sırasında küçük kızın yanında bir sosyal hizmet uzmanı ve psikiyatristbulunmaması da hem dikkat hem de tepki çekti
Hukukçular, mağdurenin yaşından dolayı alınan kararın yanlış olduğunun altını çiziyor. Psikiyatristler ise "Küçük kıza biraz olsun zaman tanınmalıydı. Zanlılarla yüzyüze getirilmesi de ayrı bir hata" diyorlar.
SONUÇ: İstanbul'daki mankenlere yönelik operasyona Barbie isminin takılmasında olayasansasyon süsü vermeye çalışılmış ve dünyaca tanınan bir marka manken operasyonu ile anılmıştı
Şimdi yine "medyaya başlık ve görüntü malzemesi vermek" adına küçük bir kız kurban ediliyor
Bedeni tecavüze uğramış olan küçük kızın bu kez ruhuna tecavüz ediyor
Medya ise kendisine sağlanan bu görsel malzemeyi tümüyle reddetmedi ama en azından ana haberlerde, gazete manşetlerinde ve köşe yazılarında çocuk kalbini böylesine hoyratça kıran medya kazasını dillendirdi
SAAT: 23.30 YER: ŞANLIURFA
OLAY YERİ: Şanlıurfa Havaalanı Başbakan bekleniyor OLAY: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın sel felaketinden etkilenen Ceylanpınar'da incelemelerde bulunmak için Şanlıurfa'ya geleceğini öğrenen Onikiler Mahallesi Muhtarı Ali Doğan,Bilişim İlköğretim Okulu'nda okuyan on öğrenciyi evlerinden toplayıp, önlüklerini giydirip, soluğu Şanlıurfa Havaalanı'nda aldı.
Üzerlerinde montları bile olmayan minik öğrenciler, aralarında Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşça'nın da bulunduğu protokolün gözü önünde soğuktan titreyerek saatlerce beklediler.
Amaç, yerel yöneticilerin öğrencileri kullanarak "Seldir, akar, bunları abartmayın, dünyanın her yerinde oluyor" diyen Başbakan'a "şükranlarını sunma" isteğiydi.
Ama, muhtarın bu girişiminden Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bile haberi yoktu.
Başbakan'ın uçağı saatlerce rötar yaptı. Öğrenciler artık titremekten perişan olunca, Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın aklına "Bu çocukları alın bir arabaya da üşümesinler" demek geldi.
SONUÇ: 18 Kasım Cumartesi günü Vatan Gazetesi'nin orta sayfasındaki fotoğrafta, ellerine muhtar tarafından yaptırılmış çiçekler tutuşturulmuş minik, önlüklü çocuklarımızın titreyen masum halleri yüreklerimizi burktu
ÖZGÜRLÜK HEYKELİ = SULTAN ABDÜLAZİZ...
OLAY YERİ: Süveyş Kanalı'nın açılışır OLAY: Bu haftaki yazımıza "Aktüel Dergisi'nin yalancısıyız" diyerek, "tarihi bir gerçeği"bilmeyenler için aktarıyoruz. Zira, biz de Aktüel'den öğrendik.
Aktüel Dergisi'nden Melda Davran'ın bu haftaki yazısında Süveyş Kanalı ile ilgili ilginç bir detay gün yüzüne çıkıyor.
16 Kasım 1869 yılında açılan kanalın, açılmasını taçlandırmak için Sultan Abdülaziz, Mısır açıklarında yükselecek bir heykel için Fransız heykeltıraşa sipariş verir.
Ancak, Mısırlılar Süveyş Kanalı girişinde yükselecek bu eli meşaleli, başı taçlı bu kadın figüründen hoşlanmazlar. Ve gelen tepkiler üzerine, heykel projesinden yapılmışolmasına rağmen vazgeçilir.
Ve heykel, Fransa'da bir depoya terk edilir. Ta ki Fransız hükümetinin, iç savaştan çıkan Amerika'ya bir jest yapmak için bu heykeli gemilere yükleyerek göndermesine kadar. Heykel, New York Limanı girişinde inşa edilir. Ve, adına da Özgürlük Heykeli denir. Yani, bugün Amerika'nın sembolü haline gelen, parasından puluna kadar her yerde basılan ünlü Özgürlük Heykeli'dir. Ve, bu heykelin projesinin arkasında ise Sultan Abdülaziz vardır
Bununla da bitmiyor
Melda Davran'ın yazısında, Aida Operası'nın da İtalyan besteci Giuseppe Verdi'ye150 Frank ödeme ile sipariş edildiği belirtiliyor
Ancak, opera binası gecikince, Aida Operası'nın Kahire'deki prömiyeri iki yıl sonraya, yani 1871 yılına kalıyor
Çocuk kalbinin bu kadar umarsızca kırabildiği bir dönemde, birilerine yol gösterir diyeSultan Abdülaziz'in dünyaya kazandırdığı bu iki eseri hatırlatalım istedik
Kimbilir, belki birileri bundan kendine bir hayat dersi çıkarır mı dersiniz?...