Sitemizde Ara

  • Kaddafi'nin devesi Türk Hava Yolları'nın devesiyle akraba çıktı...
  • Kürşat Tüzmen'in arzuladığı medya!...

    ...Ve
  • Sisler Bulvarı'ndan kaçma hakkını kullanan bir aydın...

    RAPORU HAZIRLAYANLAR:
    Azime Acar & Ender Bölükbaşı

    * * *

    "Kaçma" ve "hak" yan yana kullanılacak iki sözcük değil ama geçen hafta yaşadıklarımız sonunda, bu ikili adeta elele tutuşup bir araya geldiler…

    Hrant Dink cinayeti sonrasında aşırı dezenformasyonla zehirlenen medya ne yapacağını bilemez halde sisler bulvarında yol almaya çalışırken, zaman zaman kayalara tosladı…

    Atilla İlhanSisler Bulvarı şiirinde, bir aydının ölümü nasıl beklediğini işte böyle anlatıyor;

    "Sisler Bulvarı'nda öleceğim
    Sol kasığımdan vuracaklar
    Bulvar durağında düşeceğim
    Gözlüklerim kırılacaklar
    Sen rüyasını göreceksin
    Çığlık çığlığa uyanacaksın
    Sabah kapını çalacaklar
    Elinden tutup getirecekler
    Beni görünce taş kesileceksin
    Ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!"


    Orhan PamukAtilla İlhan'ın şiirindeki gibi sisler bulvarında ölümü beklemedi…
    Sisli havaları fırsat bulup "kaçma hakkını" kullandı…

    Katil zanlısı ile yan yana fotoğraf çektiren hatta cinayetin işleneceği bir yıl öncesinden Emniyet istihbarat birimlerine birkaç defa resmi yazılarla ulaştırılmasına rağmen, Hrant Dink cinayeti, meğerse "herkesin bildiği bir sır" imiş…

    Orhan Pamuk da herkesin bildiği ikinci bir sır olmamak için sırra kadem basmayı tercih etti… Bir insan hakkı olarak…

    Ahmet HakanHürriyet'teki Pazar günkü köşesinde şöyle diyor;

    "Kaç abi… Kaç! 
    Mümkün olduğu kadar uzağa kaç. 
    Hayatında hiç kitap okumamış, 18 yaşından küçük cahil bir ergenin Nobelli bir yazara kıymasına fırsat verme. 
    Bırak, korktu desinler, bırak kaçtı desinler. Korktum de, kaçtım de. 
    Kaç Orhan Pamuk. 
    Kaç ve canını kurtar!"


    SONUÇ:
    Orhan Pamuk'un 400 bin dolarını yanına alarak kaçtığının basına sızdırılması ise bir başka medya kazasıydı. 

    Çünkü, kaçma hakkı kadar, sağlık ve mali bilgilerin de "saklı kalması" bir insan hakkıdır.

    Orhan Pamuk, belli ki "Bu kadar içimi dışımı biliyorlar, yakında içimi de dışıma çıkarırlar, Hrant Dink gibi" diye düşündü… 

    Bu arada kayıtlara düşmek için söylüyoruz…
    Hürriyet'te Ayşe Özek Karasu, Pazar günkü yazısında bize 17 Ağustos depremisonrasında Yunan gazetelerinin attığı "Hepimiz Türküz" başlığını hatırlattı… Biz de sizlere hatırlatmak istedik…


    DEVENİN İNTİKAMI SÜRÜYOR…

    OLAY YERİ: Etiyopya'da düzenlenen Afrika Birliği Zirvesi
    OLAY:
    Atatürk Hava Limanı apronunda Türk Hava Yolları'nın kurban ettiği devenin kiniAfrika'da bile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın peşini bırakmadı. 

    Etiyopya'da düzenlenen Afrika Birliği Zirvesi'nde Libya Lideri Kaddafi'nin "taze süt içmek için" devesini zirveye götürmesi, bir de üzerine deve için otelin bahçesine özel çadır kurdurması doğal olarak Türk basını objektiflerinin nazarı dikkatini çekti…

    Dahası, Türk Hava Yolları'nın apronda kesilen deve olayını hatırlayan Binali Yıldırım'ın, basın mensuplarına, "Bizde olsa adamı tefe koyarlar" demesi olayı şam tatlısıkıvamına getirip, medyanın önüne sunmuş oldu.

    Medya doğal refleksini gösterip, manşetten hem Kaddafi'nin devesini hem de Binali Yıldırım'ın demesini verdi.

    Ama, belli ki bu münferit bir kaza olarak kalmayacaktı…
    Zemin, devinin kanı nedeniyle kayganlaşmıştı bir kere…
    Nitekim, arkasından bir kaza daha geldi.

    Bu kez, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen böylesine açık ofsayt pozisyondaki bir haberi medyanın neden verdiğini anlamadığını açıkladı.

    Üzerine de, "Libya ile yapılacak ticari anlaşmalar bu haber yüzünden bozuldu"deyip, Türk medyasına "bir çuval inciri berbat ettiniz" demeye getirdi. 

    Tüzmen, olayı köşelerine taşıyan Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylıile Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan'ı arayarak tepki gösterdi.

    SONUÇ:
    Kürşat Tüzmen'in arzuladığı medya aslında Libya'da var.
    Tam bağımlı ve deve haberi yapma yasağı olan bir medya…

    Değil Kaddafi'nin devesini, Kaddafi'nin saçının telini bile yayınlayamaz bu medya…
    Böyle medya isteyenler Libya'ya…

    * * *

    Unutmayın… medya kazası can almaz… itibar alır…

    Haftaya tekrar MEDYAFOBİ’nin bir başka kaza raporu'nda buluşmak üzere...