Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başer'in hükümet tarafından görevden alınmasının ardından yapılan açıklamalar, terörle mücadele gibi çok hassas bir konuda çalışan grupların neler üzerine kafa yorduğunu ve Başbakanlığın bu özel birimi ne kadar"sindiremediğini" ortaya çıkardı.
Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başer'in yardımcısı Yaşar Karagöz'ün Cuma günü "Çayları bile Edip Paşa cebinden ödedi" yolundaki açıklaması herkesi hayrete düşürdü.
Yaşar Karagöz, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın talimatına rağmen, çalışmaları sırasında kendilerinden bir "çaycının bile esirgendiğini" söyledi.
Karagöz şöyle konuşmuştu;
"Başbakanlığa ait bir tanıtma kartı değil, turnike geçiş kartı verdiler. Cep telefonu dahi vermediler. Simkartını da hiç kullanmadan iade ettim. Çay, şeker paramızı da Edip Paşa cebinden ödedi. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'den iki, üç kez randevu istedim. Telefonuma bile çıkmadı. Bir sekreterimiz Melek hanım dışında, ne faks var, ne fotokopi makinesi. İki oda verdiler, birisi Edip Paşa'nın, diğeri ise geri kalan tüm ekibin."
Olay bu açıklamaya kadar, kurum içi bir sindirememe ve çatışma havasındaydı.
Ama, Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürü Muammer Türker'in cevaben yaptığı açıklama medya kazasının dikalasıydı.
Muammer Türker, Başer'in yardımcısı Karagöz'ün psikolojik harekatçı geçmişini anımsatarak, "Şimdi de psikolojik harekatı bize karşı yapıyorlar" diye konuştu.
Dahası, "Çay verilmedi" tartışmasını garabet bir noktaya sürükleyerek, "İstedikleri çay normal bir çay değil, bitki çayıydı. Çay ocağında bitki çayları da var. Ancak istedikleri tür bitki çayından yokmuş. Onlar da istedikleri tür bitki çayını bulamayınca poşet çay almışlar, konu bundan ibaret. Belki şu anda benim makamımda da o çaydan yoktur, kalmamıştır." dedi.
Türker, Başer'in yardımcı Karagöz'e Nokia 8310 model bir cep telefonu verildiğini, ama yardımcının daha üst model kameralı telefon talep ettiğini belirterek, "Ben de aynısını kullanıyorum" diye konuştu.
SONUÇ: Terörle mücadele birimleri "poşet çay", "Nokia telefon modeli", "fotokopi makinesi", "giriş kartı" krizleriyle arka arkaya "sarsılırken", Şırnak'ta uzaktan kumandalı bir mayınla 7 askerimiz şehit oldu. Ankara, Ulus'ta ise canlı bomba altı kişinin ölümüne yol açtı.
Terörle mücadele adına havanda su dövme tartışmalarının en kabul edilmezi de herhalde buydu
ETEK KRİZİ
OLAY YERİ: Sakarya Anadolu Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesi OLAY: Sakarya'da vekil öğretmen olarak Felsefe dersine giren 26 yaşındaki A.A. derste öğrencilerinin çirkin bir cinsel tacizine uğradı.
Kadın öğretmenin etek altından görüntülerini cep telefonuyla kaydeden iki öğrenci, bunu arkadaşlarına ve okul dışındaki bir çok kişiye de gönderdi.
Bunun üzerine hakkını aramak için okul müdürü Ahmet Özen'e şikayette bulunan A.A.'nın ertesi gün "fazla dekolte" giyiyor diyerek, sözleşmesine son verildi.
Öğrenciler ise birer gün uzaklaştırma cezası aldılar.
Okul yöneticileri, öğretmenin daha önce de dekolte kıyafet konusunda "uyarıldığına"dikkat çekerek, "Bir kez okula müfettiş gelmişti. Başına taktığı çiçekli tokayı çıkarması gerektiğini söyledik." diyerek dekoltenin tanımına yeni bir açılımgetirdi.
SONUÇ: Felsefe öğretmeni A.A. mağdure iken adı "dekolteci"ye çıktı. Okul yöneticileri ise hem bir kadına yapılan haksızlık hem de yöneticilik anlamında kötü puan aldılar.
Aynı gün çıkan Milliyet Gazetesi'nin Pazar ekinde, 30 yaşında iki çocuk annesi Feryal Özel'in "dünyanın en akıllı kadını" ilan edildiğinin haberi vardı.
Feryal Özel'in fotoğrafına dikkatle baktık. Başında, dekolte bir toka yoktu. Ama, aklında bir çok soru vardı.
Feryal Özel, "Astrofizikte sizi cezbeden nedir?" sorusuna verdiği cevabı tıpkı A.A.'yı kapı önüne koyan okul yöneticilerinin cevabı gibi pek anlayamıyoruz ama olsun. Dinlemesi bile güzel:
"Temel sorulara cevap arıyorum. Astrofiziği seçip, doğru sorulara yanıt ararsam, kafamdaki soruların tümüne yanıt bulabileceğimi düşündüm. Çünkü maddenin en temel haline baktığımızda, en çekirdek halindeki değişimi izliyorum. Yani, kuarklar (maddenin yapıldığı iki temel parçacık ailesinden birisi olan parçacık) serbest hale geçtiğinde ve maddeden ayrıldığında özgürleşecek mi? Yoksa, maddenin temeline bağlı kalıp, kalmayacak mı sorusuna yanıt arıyorum."
Ne güzel konuşuyor değil mi? İşte, aklıyla övündüğümüz dünyadaki 30 fizikçinin arasına giren profesör bir Türk kadını.