Alıntı yapmak, tırnak içinde kullanmak anlamına geliyor...
Başkasının sözünü eleştirmek kastıyla bile olsa alıntı yaparak cümle içinde kullanırken, ne kadar dikkatli olunması gerektiği AKP milletvekili Özlem Türköne'nin iktibas kazasıyla bir kez daha ortaya çıktı.
AKP milletvekili Özlem Türköne, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yasa Tasarısı'nın Meclis görüşmelerinde, cevap vermek için iktibas yaptı.
Türköne, kendi partisinin öylesine hassas olduğu türban konusunda alıntı yaparken,"bez parçası" ifadesini kullanınca, başta kendi partisi tarafından sert bir dille eleştirildi.
Bir kere söz ağızdan çıkmıştı. Türköne, cevaben yaptığı konuşmada şöyle diyordu:
"Dini inanç ve hürriyetlere saygı göstermekten bahsedenlerin, bir baş örtüsüne, bir bez parçasına nasıl tahammül edemediğini görüyoruz."
Şaşkınlıkla karışık tepkilere yol açan bu söze acil cevap, Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç'ten geldi:
"Şimdi türban takmak, dini gereklilikse hanımfendi, zat-ı aliniz niye takmıyorlar? Yoksa siz dini gerekliliklere karşı mısınız?"
Türköne, durumu kurtarmak için "Söz konusu ifade yalnızca benden daha önce konuşmuş olan bir milletvekiline atıfta bulunmak için söylenmiş bir kelimedir"dese de kritik bir konuyla ilgili yapılan yine kritik bir benzetmenin birebir de olsa nasıl başı belaya sokacağı gözler önüne serildi.
SONUÇ: Türköne, içselleştiremediği bir konuda cevap hakkını kullanırken, "doğal olarak"başkalarının tanımları ve sözleri üzerinden hareket etti.
Ama, konu AKP'nin, partisinin hassas olduğu türban meselesi olunca, attığı servis,squash maçındaki gibi yüzünde patladı.
BİR RESİM ÇOK ŞEY ANLATIR
OLAY YERİ: Diyarbakır OLAY: DTP Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk, Tempo Dergisi'ne kaçırılan askerlerleilgili verdiği demeçte, sözle değil ama verdiği pozla bizim gözümüze çöp soktu.
Tuğluk'un röportajındaki sözler yeni değildi ama verdiği bir poz ve çekilen fotoğraftaki bir detay, iğne oyasındaki bir tığ hatasının göze bir anda çarpması gibiydi.
Tuğluk, siyah çizmeleri ve siyah eteğiyle verdiği pozda, yüzüne tebessüm yerleştirmeyi unutmamış ama çizme ile eteği arasındaki derin kaçık, gözünden kaçmış.
Belli ki, Tempo Dergisi'nin de gözünden kaçmış...
SONUÇ: Medyaya çıkıyorsan, söylediğin kadar görünüşün de söylediğini desteklemeli...
Yoksa, dikkatli bir okuyucu ne söylediğine değil, çorabındaki kaçığa takılır kalır.
Haksızlık mı eder? Evet, eder. Ama, söz uçar, resim kalır okuyana yadigar...