Sitemizde Ara

 

  • Zararlı alışkanlık, yakalanma hep anlık
  • Ambulans ile “hayırlı olsun” ziyareti
  • Aruz vezniyle haber nasıl yazılır?

 

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı

 

Medya kazalarının farkedilmeden yapılanlarının çoğu alışkanlık üzerinedir.
Alışkanlıkla yapılan bazı uygulama ve hareketler medya kazasının öznesi haline gelir.
Özellikle sağlık alanında çalışanların acı olaylara karşı bir alışkanlığı vardır.
Bu alışkanlıkla ister istemez öyle cümleler ederler ki medya cımbızlayıp, manşete çıkartmakta tereddüt etmez.

Bunun en son örneği Özel Sema Hastanesi’nde yaşandı. Grup Gündoğarken’in solisti Burhan Şeşen’in oğlu Serhan Şeşen, geçtiğimiz günlerde menenjit teşhisiyle Maltepe’deki Sema Hastanesi’ne kaldırıldı.

Aile, komaya giren Serhan Şeşen’e “yanlış teşhis konulup, yanlış tedavi yapıldığını” söylerken, hastane yetkilileri olayın medyaya sıçramasının hemen ardından panikle bazı açıklamalar yaptılar.



Hastane Başhekimi Doç. Dr. İlyas Akdemir, kapıda bekleyen medya mensuplarına “Bu olay bu kadar önemli mi?” deyince, medya bu yaklaşımını ister istemez manşetlere çıkardı.

İlyas Akdemir’in bu açıklaması baba Burhan Şeşen’i öylesine üzdü ki oğlunu apar topar Alman Hastanesi’ne nakletti.

Acı ve tatsız olaylara işi gereği alışkanlık kazanmış olan Başhekim’in Burhan Şeşen’in oğlunu “sıradan bir vaka” gibi görmesi büyük talihsizlikti.

Akdemir, sonrasında basın mensuplarını kabul edip, açıklamaya yapmaya çalışsa da söz bir kere ağızdan çıkmıştı.

Dahası, medya hemen arşivleri karıştırmaya başladı ve “2007 yılında da bu hastanede yanlış teşhis sonucu bir hastanın öldüğü” iddiasını bulup, Başhekim’in karşısına çıkardı.

Başhekim açıklamasını odasında yaparken, Burhan Şeşen ile aile üyeleri de yanındaydı.

Akdemir’in açıklaması sırasında hasta yakınları öylesine sözler söylediler ki Akdemir ikinci medya kazasını da burada yaptı.

Hasta yakınlarıyla kameraların ve mikrofonların önünde sert tartışmalar yaşadılar. Başhekim, alışkanlığının tuzağına düşmüştü.

İkinci alışkanlık vakasının mekanı ise bir ambulans.

Çatalca Durusu’da görev yapan Durusu Beldesi Sağlık Ocağı’ndaki sekiz personel, hasta nakil ambulansı ile Çatalca’dan Kadıköy Kozyatağı’na, eski doktor arkadaşlarına “Hayırlı olsun” ziyaretine gelince, hem polis radarına hem de medyanın radarına yakalandılar.

Doğan Haber Ajansı, Durusu Sağlık Ocağı’nda aralarında hemşire ve hizmetlilerin bulunduğu sekiz personelin, eski doktorlarının Kadıköy Kozyatağı’ndaki evine gitmelerini bir şekilde yakaladı.

Ajans kamerası, beş saat sokakta ziyaretin bitmesini bekledi. Uzun süren ziyaretin ardından gece geç saatte evden çıkan sağlıkçı ekip, ambulansa doluştuktan sonra, araç içinde hasta varmış gibi tepe lambasını yaktı ve sirenini de çalarak, tekrar Çatalca’ya doğru yola çıktı.

Doğan Haber Ajansı ekibi, bu alışkanlıkla yapılan yolculuğu polise haber verdi. Polisin uyarısına rağmen kısa süre de olsa yoluna devam eden sürücü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü girişinde durduruldu.

Yapılan incelemede ambulansta hasta olmadığı anlaşıldı. Ambulansa ait evrakların şoförün üzerinde olmadığı da ortaya çıkınca, polis sürücüye ve aracın bağlı olduğu kuruma 480’er lira para cezası kesti.

Sağlık personeli kameralardan yüzlerini saklamaya çaılışırken, Durusu Belediyesi’ne ait ambulansın şoförü, “Valla ben şoförüm, doktor gitmemi söyledi” diyerek vaziyeti kurtarma çabasındaydı.

SONUÇ
Alışkanlığın nasıl başa bela olduğunun iki örneğini gördük. Hiç alışık olmadığımız bir üslup ve dil ile bu hafta Anadolu Ajansı’nın bir haberinde karşılaştık.

Anadolu Ajansı, servise koyduğu “göktaşı”  haberinde Apollo 9’un 73 yaşındaki astronotuna "Osmanlıca" konuşturdu.

Dünyaya yaklaşan göktaşı tehlikesi üzerine yaşlı astronotun yorumunu verirken, çeviriyi ve haberi neredeyse aruz vezniyle yazdı:

"Dünya gezegenini fücceten (ansızın) hak ile yeksan (yerle bir) eyleyecek bir dev göktaşının durdurulması ve dünyanın kurtarılması için insanoğlunun bugün yeterli düzeyde teknolojik imkana sahip olduğunu…"

Ajansın çevrisini anlayabilmek için yeniden bir Osmanlıca-Türkçe Sözlüğe başvurmak şart oldu.