Sitemizde Ara

  • Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, öyle bir fala baktı ki…
  • Bakanın “üç vakit” açıklamasına Şili’den ne yanıt geldi?
  • Şili’de madenden “güneş gözlüğü” çıktı. Nasıl mı?


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Bizim bürokratların, üst düzey yöneticilerin “üç vakit”le başlayan iddiaları veya açıklamaları vardır. Bu üç vakit, döner dolaşır bürokratların ayağına takılır.

Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, geçtiğimiz hafta Şili’de 700 metre derinlikten 69 gün sonra çıkarılan 33 Şilili madenci ile ilgili açıklama yaparken, yine “üç vakte kadar" yöntemine başvurdu.

Bakan Dinçer katıldığı bir televizyon programında Şilili madencilere ilişkin kurtarma operasyonunun fazlasıyla abartıldığını iddia edip, “Şili’deki göçük bizde olsa üç günde çıkartırdık” deyiverdi.

Dinleyenlerin gözlerini fal taşı gibi açan bakanın iddialı “üç vakit” açıklaması doğal olarak bir tartışmayı da başlattı.



Aylardır milyon dolarlar harcayarak, Şilili madencileri kurtarmaya çalışan ve NASA tarafından geliştirilen teknolojinin son ürünü bir kapsülle, madencileri 22 saat süren bir operasyonla tek tek yukarı taşıyan teknolojinin “daha alasının bizde olduğunu” duyan Türk halkı tabii ki sevincini (!) gizleyemedi ve bıyık altından güldü.

Bakanın “desteksiz” derin dalışı bununla da bitmedi. Şili’deki olayı Zonguldak Karadon’da 30 madencinin öldüğü grizu patlamasıyla karşılaştırıp, şöyle konuştu:

"Niye o kadar büyütüyoruz Şili'de olup biten hadiseyi?
Şöyle örnek vereyim, içeriye indirilen sondajın genişliğiyle, aslında yapılan kafes birbirinden farklıydı, uyumlu değildi. Kafes sondaj deliğinden içeriye giremediği için geciktiler.
Çok da basit bir hadiseydi halbuki."

Ömer Dinçer
, Zonguldak’ta 30 madencinin öldüğü kazanın sonrasında “Hiç acısız öldüler” demek isterken, “Çok güzel öldüler” gibi talihsiz bir yorum yapmış, herkesin şimşeklerini üzerine çekmişti, bunu hatırlatalım.

Dinçer’in madencilerle ilgili açıklamaları ona pek puan kazandırmıyor. Bu sulara girmek yerine başka yerlerde kulaç atmalı.

Nitekim Bakan Dinçer’e cevap taa Şili’den geldi.

Gazeteport’un haberine göre Şili Maden Bakanlığı Sözcüsü Francisco Espinoza da Ömer Dinçer’in bu iddialı yorumu karşısında bıyık altından güldü ve “Buna zevkle cevap verirdim ama biz sadece teknik raporlarla konuşuyoruz” demekle yetindi.


SONUÇ

Ömer Dinçer’e, Zonguldak’ta maden kazasında ölen ama naaşları hala 560 metre toprak altından çıkarılamayan Engiz Düzcük ve Dursun Kartal’ın ailelerinin söyleyecek bir çift lafı vardı.

Vatan Gazetesi haberine göre, 7 Mayıs’tan buyana toprak altından çıkarılamayan iki madencinin naaşı için aileler belli ki Bakan’dan umudu kesmişler, “Bari dua edecek bir mezarımız olsun” diye Şili’den medet umdular:

 “Oradakilere sesleniyorum benim eşimin parçasını olsun bulsunlar. Belki canlı... Şili'deki aileler bizim kardeşlerimiz, bize yardımcı olsunlar.”

Çalışma Bakanı Dinçer, Şili’deki madenci kurtarma olayı için anlamsız bilek güreşine girmişken, madenci kurtarma operasyonunu fırsata çeviren bir gözlük firmasının yaptıklarını da Yılmaz Özdil, Hürriyet’te Pazar günkü köşesinde kaleme aldı.

Oakley adındaki gözlük firması, aylardır karanlıkta yaşayan madencilerin gözlerinin güneş ışığından etkileneceğini hesaplayıp, tanesi 180 dolardan 35 adet gözlüğü bila bedel göndermiş.

Gözlüklerin 33’ü madencilere, diğer ikisi ise madencilerle dayanışma için Şili Maden Bakanı ve Şili Devlet Bakanı’na takılmış.

Sonuç itibarıyla, 1.5 milyar insanın izlediği canlı kurtarma operasyonunun yardımcı cast’ı Oakley gözlükleri olmuş.

Amerikan Fox televizyonunun yorumuyla aktaralım; Oakley’in gözlük bağışı, hiç şüphesiz 2010 yılının en başarılı yatırımı oldu.

Yılmaz Özdil, köşesinde işte bu durumun ayrıntılarını aktarırken, mizahın kara gözlükleriyle baktığında gördüğü manzarayı şöyle aktardı okurlarına:

“Bizim garibim madenciler ocaktan çıkar, üst baş kapkara, bi tek gözleri görünür...

Şili’de madenciler ocaktan çıktı, saç baş tertemiz, bi tek gözleri görünmüyor!

Hepsinde janti gözlük.”