“...Bir yabancı heyeti kabul edecektim. Üç gazeteci arkadaşım vardı o anda odada. Bir basın toplantısı falan yoktu. Mikrofonlar kapalıydı. Samimi bir sohbet ortamı vardı, muhabbet ediyorduk. O ortam içinde söyledim o sözü... Doğru mu bunu söylemem? Değil...Ama hangi şartlarda söylendiğinin bilinmesi gerekir.”
Azime ACAR
Bu sözler eleştiriler karşısında “cevap hakkı”nı kullanan Meclis Başkanvekili Sadık Yakut’a ait. Açıklamayı yaptığı kişi ise Hürriyet Gazetesi’nden Ahmet Hakan.
Konu, Sadık Yakut’un gazetecilerle sohbette “kahkahalar eşliğinde kurduğu bir cümle”nin görüntülü kaydıydı.
Gazeteciler, sıcak gündeme ilişkin “Siz savcının yerinde olsaydınız ne yapardınız?” diye sormuş, Sadık Yakut da mikrofonu kapatmış olmanın rahatlığı içinde şöyle demişti; “Ben olsaydım ebeni öperdim senin...”
İpucu çok açık değil mi?
Hangi şartlar altında olursa olsun, ortam ne kadar samimi olursa olsun, karşınızdakinin gazeteci olduğunu unutmayın. Hele ki zor sorulardan kaçayım derken, samimiyetin dozunu kaçırmamaya özen gösterin.
Kendi krizini kendi yaratanlar kervanından bir başka örnek aktaralım. Kapalı kameralar karşısındaki aşırı rahatlıktan, tüm kameraların kayıtta olduğu bir dünya lansmanındaki “utanç” vakasına geçelim.
Samsung, LasVegas’taki dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarında (CES) yeni 110 inçlik kavisli TV’sini basına tanıtmak için ünlü yönetmen Michael Bay ile anlaşmıştı. Teknolojinin hakkını veren bir yönetmen hiç fena bir seçim sayılmazdı.
Armageddon, Ninja Kaplumbağalar, Transformers filmlerinin yönetmeniydi.
Sahneye Samsung’un Başkan Yardımcısı Joe Stinziano ile birlikte, Transformers adımlarıyla yürüyerek çıktı, sahnenin ortasına kadar geldi.
Başkan Yardımcısı’nın ardından, bir yönetmen olarak, televizyonlar ve büyük, cesur görüntüler hakkında bir konuşma yapacaktı. Nitekim konuşmaya başladı. Sonra durdu, sessizliğe gömüldü. Ardından, konuşmasını okuduğu prompter hakkında olduğu tahmin edilen bir takım sözcükler geveledi.
Samsung’un Başkan Yardımcısı Stinziano hızla devreye girdi, “Peki kavis? Sizce kavisli ekran sizin filmlerinizi izleyen seyircilerin deneyimlerini nasıl etkileyecek?” sorusu ile yönetmene doğaçlama fırsatı sağlamaya çabaladı. Ama nafile.
MichaelBay, konuşmasını bir türlü toparlayamadı ve sadece “Müsaadenizle. Özür dilerim, özür dilerim” diyerek sahneyi kaçarcasına terk etti.
Salonu dolduran gazeteciler ve izleyiciler şaşkına dönerken Stinziano, “Bay’e katıldığı için alkış alalım” diyerek durumu bir kez daha toparlamaya çalıştı.
Yaşananlar bir senaryo değildi, başrolde ‘error’ veren bir ünlü yönetmen ve hayal kırıklığına uğrayan izleyiciler vardı.
İPUCU
Ünlü yönetmen, adının geçmesine izin verdiği ürünün lansmanı için dersine iyi çalışmış olsaydı, Samsung yöneticisinden aldığı pasla, bir iki klişe cümle edip durumu toparlayabilirdi. Ama sahneden kaçmayı tercih etti. Sahnede kaldığı süre ise iki dakikayı bile bulmadı.
Ardından, kriz iletişiminin vazgeçilmez kuralını uygulayan Michael Bay, kişisel web sitesinde “hemen” bir açıklama yaptı. Sahnede yaşadıkları için kendinden çok utandığını belirterek “Galiba canlı şovlar benim işim değil..” dedi.
Dünyanın ilk kıvrımlı UHD TV lansmanı Michael Bay’ın sahneyi terkinin gölgesinde kalırken, basın lansmanı da yılın en büyük pazarlama olayına dönüşüverdi. Samsung cephesinden bir açıklama yapılmadı.
Haberlerin altına pek çok yorum yapıldı, kimisi “sahne korkusu”na ilişkin kendi deneyimlerini de paylaşıp, şefkat gösterdi. Bundan sonra ister küçük ister büyük gruplara konuşacak olsun Michael Bay’ın yaşayacağı sakatlayıcı korkuya vurgu yaptı.
Kimisi ise filmlerindeki dev robotlara değil, bir sunuma yenilen yönetmenin sergilediği güvensiz tavrı “hazırlıksız” olmasına bağlayarak, eleştirdi.
Sahne korkusunun üstesinden gelmenin panzehiri var mı? Evet var; HAZIRLIK.
Eğer, insanların önüne çıktığınızda ne yapacağınızı tam olarak biliyorsanız, kaygılarınızın da üstesinden gelebilirsiniz.
Özellikle de konuşmanıza nasıl başlayacağınızı ve nasıl bitireceğinizi bilmeye ihtiyacınız var!