Sitemizde Ara

  • Lady Gaga mı, Hollande mı?
  • Özel hayat mı? Basın özgürlüğü mü?
  • Gazeteciden özel hayat soruları ve basın özgürlüğü ile ilgisi



Azime ACAR


Son günlerde sıkça duyuyoruz “özel hayatın gizliliği”ni...
Yeni internet yasasıyla “özel hayat” yasakları da gündemimizde.

Peki, medya “özel” çizgisini nereden, nasıl ve hangi kalınlıkta çekmeli?

Bu gazetecilerin ve medya üzerine tartışanların en gözde, en vazgeçilmez alanlarından biri.

Hele söz konusu olan kamuya mal olmuş bir kişinin özel hayatıysa.

En iyisi vakalar üzerinden ilerleyelim.




Yeni yılın en iyi özel hayat vakasını veren kuşkusuz Fransa Cumhurbaşkanı Hollande idi.

Hafta başında Türkiye ziyaretine yalnız gelen Hollande, hafta sonunda İngiltere’deki savunma zirvesine de tek başına katıldı ama "özel hayat" sorularından kaçamadı.

Önce, bir kaç hatırlatma yapalım.



Fransız Closer Dergisi, Ocak ayı ortalarında Cumhurbaşkanı Hollande’ı scooter’ına atlayıp, gizli aşkı oyuncu Julie Gayet’nin evine giderken fotoğraflamıştı.

Fransız medyası, bu haberi pek umursamamış, belki de özel hayatıyla zaten sabıkalı olan Hollande’ın “gizli aşkı”rutin bulmuştu.

Ancak, İngiliz medyası konuya yakın ilgi göstermişti. Hatta, Financial Times bile Julie Gayet’in fotoğrafını birinci sayfaya koymuş, Daily Mail gazetesi, “Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın metresinin modellik kariyeri” başlığı atarak çıplak fotoğraflarını yayınlamıştı.

Fransız meslektaşlarını “zor sorular sormamakla” eleştiren İngiliz gazeteciler, karşılarında Hollande’ı görünce fırsatı kaçırmadılar.

Gerçi toplantı, iki ülke arasındaki dış politika, savunma, güvenlik, nükleer enerji gibi meselelerle ilgiliydi.
Ama, İngiliz gazeteciler, Brize Norton Hava Üssü’nde Başbakan David Cameron ile karşılarına geçen Fransa Cumhurbaşkanı’na “birinci kadın” sorularını peş peşe sıraladılar;

“Yaptıklarınla ülkeni komik duruma düşürdüğüne inanıyor musun?”
“Gayet ile ilişkin hâlâ devam ediyor mu?”
“Sevgilinin de burada seninle olmasını ister miydin?”

Hollande yüzünü buruşturup, bu soruları yanıtlamayacağını söylemekle yetindi.



O sustu ama Fransız Sosyalist Parti’den Axelle Lemaire konuştu.

“Özel hayat sorularının basın özgürlüğü ile alakası olmadığını” söyleyen Lamaire, İngiliz gazetecileri iki yüzlülükle suçladı. Kanıtını yine Hollande’ı görüntüleyen Fransız Closer dergisinden verdi.

Aynı derginin, Prens William’ın eşi Kate’in üstsüz fotoğraflarını yayınladığında, İngiliz medyasının “özel hayat” diyerek yayınlamadığını hatırlattı.



Biz de bir hatırlatma yapalım. O fotoğrafları İrlanda’da yayınlayan Irish Daily Star gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni  Michael O’Kane kendini savunurken, "Fotoğrafları yayımlamamak için hiçbir sebep görmediğini" söylemiş ve  "Cambridge Düşesi'nin fotoğraflarının Rihanna ya da Lady Gaga gibi herhangi bir ünlünün fotoğrafından farklı bir muamele görmediğini" vurgulamıştı.



Özel hayata ilişkin bir fotoğraf karesi de Danimarka’dan düştü medyanın gündemine.

Evinin önündeki karları küreyen Danimarka Başbakanı’nı gazeteci komşusu görüntüledi.



Danimarka Başbakanı Helle Thörning Schmidt'i, Mandela’nın cenaze töreninde İngiltere Başbakanı Cemeron ve ABD Başkanı Obama ile “selfie” (kendi fotoğrafını çekmek) yaparken, çocuklar gibi şen haliyle hatırlayacaksınız.

Bu özel hayat fotoğrafının öyküsünü gazeteci Michael Frandsen’den dinleyelim;

“Helle Thörning Schmidt Başbakan olduktan sonra onu sadece sabahları kapıdan çıkıp makam aracına binerken görüyordum.

Kar yağınca evinin önünde genç bir kadın gördüm. Dikkatli bakınca Başbakan olduğunu anladım. Başbakan Helle Thörning Schmidt sabah ofisine gitmeden önce kızları ile birlikte karları küredi.

Ben de komşu olarak özel hayatıyla ilgi resmi değil, kamuya açık alanda olduğu sırada çektiğim resmi basına verdim.”


O fotoğraf karesindeki bir başka ayrıntı da dikkat çekiciydi. Başbakan’ın evini korumakla görevli polis memuru, kar küreyen Başbakan’ı sakin biçimde karşı kaldırımdan seyrediyordu.



Hürriyet’ten Emre Kızılkaya bu görüntü vesilesiyle Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı’ndan bir görüntüyü hatırlattı.



Emre Kızılkaya’nın Finli bir gazeteci arkadaşından aktardığına gore, Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’ın geçen Ağustos’ta Helsinki'de bir çöp kutusunu karıştırırken görüntülenmiş, bulduğu kullanılmış bir tencereyi “Harika bir keşif, bunu alacağım” diyerek, evine götürmüş.



Fransa, İngiltere, Danimarka ve Finlandiya’dan sonra bir özel hayat örneğini de Türkiye’den verelim.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yaptığı İtalya ziyaretindeki “özel” izlenimlerini twetter’dan paylaştı. Cumhurbaşkanı Gül, 2.500 yıllık Roma’ya hayran kalmıştı;

''Şehrin yüzlerce yıllık ihtişamlı binaları, meydanları, sokakları öyle korunmuş ki, ne bir gökdelen ne de bir AVM var.''

Bu satırları okuyanların hayret nidaları sosyal medyada yükselirken, Cumhurbaşkanı’nın Roma hayranlığı, Pazar günkü gazete sayfalarında da yerini aldı.

Yenikapı kazılarında bulunan Neolitik dönem buluntularıyla tarihi 8.500 yıl önceye dayandırılan İstanbul’un birbirinden muhteşem dönüşüm projeleri akıllara düştü.

Sulukule, Emek, Çamlıca, Yenikapı, Taksim, Belgrad Ormanları, Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul ve daha niceleri...

"Keşke”ler eşliğinde yükselen derin “ah” yankısı ise herhalde Roma’ya kadar ulaştı.


İPUCU

Gazetecilerin görevi şüpheci olmak ve zor sorular sormaktır. Bu sorulara özel hayat da dahildir.
Unutmayın, haberi oluşturan sizin bu sorulara verdiğiniz tepkidir.

Medya cephesinde, “özel hayat gizliliği” konusu tartışmalı, bir fikir birliği söz konusu değil.
Öyleyse, her an “yayında” gibi temkinli davranmakta fayda var.