Görünen gerçek kimse selfie fırtınası önünde direnemiyor. Nedenini psikoloji bilimi araştırıyor.
Papa dahil herkes bu kervana katılmış durumda. Hıristiyan aleminde Kutsal Hafta’nın başlangıcı olan “Palmiye Pazarı Ayini”nde Papa, gençlerin selfie çektirme talebi karşısında bugün (14 Nisan) az kalsın eziliyordu.
Azime ACAR
Morgda ölü bir bedenin yanında selfie çektirip, Instagram’da paylaşanlar...
Günde 10 saatini en iyi selfie pozunu bulmaya harcayanlar...
Görüntüsünden memnun olmayıp, estetik olmaya koşanlar...
İç dünyasını her gün biraz daha fazla sosyal aleme taşıyan, izlenebilmek için her geçen gün daha da ilginç, daha da acayip olanın peşinde olanlar...
Diğer yandan, pazarlamada selfie’yi sanki “planlanmamış, kendiliğinden bir anı görüntülemek” gibi kullanıp, dünya çapında yankı yaratanlar...
‘Selfie’ çılgınlığı herkesi sarınca Türkçe karşılık arama telaşına düşen Türk Dil Kurumu (TDK) henüz bir şey bulabilmiş değil. Ama, sosyal medya alemi Cem Yılmaz’ın ortaya attığı “Kendikem”i çoktan kullanmaya başladı bile.
Laf Türk Dil Kurumu’ndan açılmışken, “ucube”den söz etmeden geçmek olmaz.
Heykeltraş Mehmet Aksoy, Kars’ta yıktırılan “İnsanlık Anıtı” heykeli için “ucube” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a dava açmıştı. Mahkeme, Türk Dil Kurumu’ndan ‘ucube’ kelimesiyle ilgili görüşünü sordu.
TDK da mahkemeye “Ucube kelimesinin olumsuz anlam içermesine rağmen, hakaret anlamı taşımadığını” yazılı olarak bildirdi.
Merak edenlere aktaralım, Türk Dil Kurumu’nun sitesinde ucubenin karşılığı şöyle; “çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan...”
HER TARZIN BİR ADI VAR...
TDK’yı kendi acayiplikleriyle bırakıp, selfie alemine dönelim.
Gerçi sadece selfie kelimesi de kesmiyor ya, o da ayrı mesele. Kendi kendini görüntüleyenlerin, görüntüledikleri bölgeye göre çeşitli isimler almaya başladı bile.
Popoyu gösterenlere “belfie"
Saçı sergileyenlere “helfie”
Egzersiz sırasında çekilenlere “welfie”
Kütüphanelerde kitapları birlikte çekilenlere “bookshelfie”...
Bakan Taner Yıldız’ın, “BDP’li kadın milletvekilleri”, ardından haftasonu Tarkan’ın sette, Bülent Ersoy’un ise gazetecilerle çektirdiği selfie’ler önce sosyal aleme, sonra onun sıkı takipçisi medyaya düştü.
Her şey “Obama’nın, Mandela’nın cenaze törenindeki selfie’si” ile mi çığırından çıkmaya başladı desek, çok mu abartmış oluruz?
Hatırlayalım, geçen Aralık ayında, Mandela’nın cenaze töreninde ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı David Cameron ve Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt ile çocuklar gibi şen selfie çekerken görülüyordu.
Ajans France Press (AFP) muhabirinin 150 metre öteden çektiği o fotoğrafla medya tarihinde haklı yerini aldı. Obama’nın selfie ile sınavı ise devam ediyor.
Geçen hafta Beyaz Saray’a takımıyla birlikte ziyaretine gelen beyzbol oyuncusunun hatıra selfie’sini Obama geri çevirmedi.
BAŞKANIN POZU REKLAMA TAŞINDI
Beyzbol oyuncusu Ortiz’in kendi cep telefonuyla çektiği pozu, sosyal medyada paylaşmasından kısa bir süre sonra Samsung ile reklam anlaşması olduğu ortaya çıktı. Beyaz Saray, bu “planlı plansız an”dan pek mutsuz oldu ve Samsung’a hafiften fırça attı.
Doğal olarak, bu selfie sosyal medyanın ardından hızla geleneksel medyaya taşındı. CBS televizyonunda bir programa katılan Beyaz Saray Danışmanı Dan Pfeiffer’a da soruldu.
Başkan Obama’nın söz konusu ‘selfi’nin reklam amaçlı çekildiğinden tamamen habersiz olduğunu söyleyen Pfeiffer, “Belki de bu selfie tüm selfie’lerin sonu olabilir” deyince, acaba “Beyaz Saray’a selfie yasağı mı geliyor” soruları da gündeme taşıdı.
İNSAN YÜZÜ BEĞENİLİYOR
Samsung’un agresif pazarlama yönteminin en çarpıcı örneği Oscar töreninde yaşanmıştı. Ünlü sanatçıların pozu 2 milyon kez paylaşımla rekor kırmıştı.
Georgia Teknoloji Enstitüsü’nün 1.1 milyon fotoğrafla yaptığı bir araştırmaya göre, insan yüzü içeren fotoğrafların beğenilme oranı, diğerlerine göre yüzde 38 daha fazla.
Çekilen selfie’lerin vitrine konulduğu Instagram’ın aktif kullanıcı sayısı ise dünyada 90 milyon, Türkiye’de ise 3 milyonu aşmış durumda.
Selfie bahane, pazarlama şahane.