• Fenerbahçeli futbolcuların  kelepçeli  fantezisi nasıl medya kazasına dönüştü?
  • Dille gol atmak... Daum bunu yaptı?
  • İki Alman arasındaki “sır” gizli kalır mı,  kalmaz mı?

 

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


Başlıktaki yağmur medya kaza yağmurunu tasvir ediyor.

Medya kazası başına gelen kişi ise Fenerbahçe”nin sivri dilli teknik direktörü Christoph Daum.

Daum, her nedense Türk medyasının Alman basını takip etmeyeceği fikrine kapılmış olacak ya da “Almanlar arasında yapılan küçük dedikoduların Türklere sızdırılmayacağını düşündüğünden” geçen hafta manşetlerdeydi.

Daum’un manşetlerde olma sebebi  ise Fenerbahçeli beş yıldız futbolcunun yaptığı söylenen seks partisi.

Alman Bild gazetesinden Vim Voland’ın imzasıyla çıkan haberde “Fenerbahçeli futbolculardan Kazım, Bilica, Dos Santos, Vederson ve Roberto Carlos’un yaklaşık iki aydır Kadıköy’deki beş yıldızlı Mariott Otel’de seks partileri düzenlediği” duyuruluyordu.

Haberde öyle detaylar veriyordu ki Alman gazeteci…

Otelin kral dairesinin bu iş için tutulmuş olmasından, “yataklarda kelepçelerin unutulmasına”, ”futbolcuların özel eşyalarının odalarda bırakılıp gidilmesine” kadar otel görevlileriyle yaptığı detaylı sohbetlerin hepsi haberi bir güzel zenginleştiriyordu.

Haber Almanya’da manşetlere çıkınca, doğal olarak Türk basını antrenman sırasında Daum’u sıkıştırıp sorunca, teknik direktör savunma refleksiyle şu cevabı veriyordu:

“Burada iftiralardan geçilmiyor. Herkes birbirinin üzerine çamur atıyor. İstanbul’da böyle şeylerin olması çok doğal. Colin Kazım’a da geçtiğimiz günlerde böyle iftira atılmıştı. Futbolcum açıkça böyle bir şey olmadığını söyledi.”

Ancak Bild muhabiri Vim Volandin’in doğal bir gazetecilik refleksiyle aradığı Daum ağzından “sohbet” sırasında şu sözleri kaçırıyordu:

“Maalesef iddiaların hepsi doğru. Futbolcuların seks partisi yaptıkları kesinleşti. Futbolcularımız bize yalan söylemiş. Utanç duyuyorum.”

Dahası Daum, seks partisi yapan futbolcuların satılacağını söyleyerek kendi elleriyle gazeteciye bir manşet haber daha veriyordu.

Alman Bild gazetesi Daum’un ağzından “Maalesef doğru olduğunu öğrendik” diye yazınca, Daum gazeteciden ‘sıkı bir çalım’ yediğini anlıyordu.

Bunu ‘bir duvar pası’yla aşmaya çalışıp, bir kez daha apar topar basın toplantısı yapan Daum’un açıklamasının satır araları ciddi ‘pas hataları’na işaret ediyordu:

“Bild gazetesinde çıktığı şekilde sözler söylemedim. Sadece, ‘Evet haberimiz var. Türk medyasında bazı spekülasyonlar var ama ben orada değildim. Kendi gözümle görmediğim şeyi (Evet oldu) diyemem.

Biz kulüp olarak her şeyi ciddiye alıyoruz. Bu kadar spekülasyondan sonra araştırma ihtiyacı duyduk. Eğer doğruysa, bu olaylar olmuşsa, bizim de kulüp olarak gerekeni yapacağımızı’ söyledim.

Önce bu iddiaların bir doğru olup olmadığını öğrenelim. Ondan sonra gerekeni düşünürüz.

Ben iki şeyi doğruladım. Birincisi, Türkiye’de bu tip spekülasyonların olduğu, ikincisi de doğruysa gerekeni yapacağımız şeklindeydi.”


Daum “Benim ağzımdan bu çıkmadı, gazetecinin yorumu” sözleri ile böyle demeye getiriyordu. Dahası “görmediğime evet demem” diyerek de etik çerçeve içinde kalmaya kendini zorlayarak, ’tam saha pres’ yapmaya çalışıyordu. Ama medya kazası kontrataktan gelmişti.

Türk medyası Daum’u bir kere ti’ye alıp, renkli manşetler atmaya başlıyordu. Hele Fanatik’in Cuma günkü başlığını söylemeden geçmek olmaz. Bir çift pembe peluşlu kelepçenin arasına “kelepçe davası” başlığını atmıştı.

SONUÇ

Fenerbahçe’nin teknik direktörü iki Alman arasındaki muhabbetin “mahrem” kalacağını düşünerek taktik bir hata yapmıştı.

Ama konuştuğunu kişinin gazeteci olduğunu, pas hatasını çok kolay gole çevirebileceğine topu ağlarda görünce – veya medya kazasını manşette görünce- aydı.

Bu kez Türk medyası hızla dönüp, Alman gazeteci Vim Voland’ı aradı. Onun cevabı net ve kesindi:

“Ben Daum ne söylediyse yazdım. Bana telefonda ‘maalesef söylenenlerin hepsi doğru’ dedi.”

Peki ya adları seks partisine karışan futbolcular?

Eşlerinden ve sevgililerinden kırmızı kart gören futbolcular, “Bu işi durup dururken Avrupa’ya taşıdı. İnsanlar bize artık farklı bakmaya başladı. Hepimizin bir ismi, aile hayatı ve futbol kariyeri var. Bunların hepsi zarar gördü” diyerek, “kendilerini korumadığı” için yönetime de isyan ettiler.

Bir seks skandalına medya karışınca, bir çırpıda büyük bir kulübün iç krizine işte böyle dönüşüverdi.