• 100 metrekarelik bir “bahçe” nasıl bir partinin en büyük kozu olur?
  • First lady'lerin organik bahçe sevdası üzerinden bir iletişim vakası...

 

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


İki first lady... İkisi de organik tarıma meraklı...

Lady’lerden birisi, yaşadığı Saray’ın bahçesindeki 100 metrekarede yaptığı “organik tarım” ile tüm dünya medyasının dikkatini “ailelerin sağlıklı beslenmesine” çekmiş durumda.

Diğeri de yaşadığı Köşk’ün bahçesinde benzer bir organik tarım çabasında.

Biz iki hikayeyi yazalım. Aradaki farkları bulmak sizden.

Michelle Obama, Beyaz Saray’a taşınmasının ardından Washington’daki bir ilköğretim okulunun öğrencileriyle bir araya gelip, Saray bahçesinin bir bölümüne “tohum ekerek” başlıyor işe. Geçen yıl bu zamanlardan söz ediyoruz.

Elbette gazeteciler de davet ediliyor.

Eline küreği alıp, onlarca kameraya, çocuklarla birlikte gazetecilerin istediği tadda görüntüler veriyor.

Uzatılan mikrofonlara ise amacını “insanları kendi bahçelerinde, sağlıklı meyve sebzeler yetiştirmeye” ve “çocuklarda obezitenin ve diyabetin arttığı bir çağda aileleri daha sağlıklı beslenmeye” teşvik etmek olduğunu açıklıyor.

Başkan Barack Obama’nın da bahçede görev alacağını ekliyor, medya için başlığı da veriyor: “Başkan da ot yolacak...”

Ardından bulduğu hiçbir fırsatı kaçırmıyor

Teker teker televizyon kanallarını dolaşıp anlatıyor. Yakaladığı ünlülerle, devlet yetkilileriyle, kabine üyeleriyle, pediatri uzmanlarıyla, anne babalarla herkesle konuşuyor first lady.

Yemek programlarına çıkıp ünlü şeflerin desteğini alıyor.

Beyaz Saray’ın şefi Sam Kass de bahçedeki ürünlerle hem yemek yapıyor hem Tarım Bakanlığı beslenme toplantılarına gidip, akıl veriyor.

Kass, Süpermarketçiler Birliği’nde konuşma yapıyor, gençlere “Haydi Kıpırda” diyerek, bütün gün onlarla futbol oynuyor. Ve tabii ki  medya da onu izliyor.

ABD Başkanı Barack Obama’nın kampanyalarını bile gölgede bırakan bu 100 metrekarelik organik tarım macerasını, “çocuklarda beslenme ve sağlığı iyileştirmeye yönelik” bir ulusal kampanyaya dönüştürüyor.

“Bir anne olarak” çocuklarını nasıl daha sağlıklı beslenmeye alıştırdığını anlatmayı da ihmal etmiyor.

Attıkları olumlu adımlar için gıda firmalarına bir yandan “teşekkür” ederken, diğer yandan “çocuklara daha az yağ, tuz, daha fazla vitamin” içerecek ürünler sunmaları için ısrarcı oluyor.

Gelelim Obamaların bu en popüler projesinin maliyetine.

Bahçıvanların emeği hariç, bitkiler için harcanan para en fazla 250 dolar.

Bahçede üretilen 750 kilo ürünün üçte biri fakirlere yemek dağıtan bir aşevine gönderiliyor. Geri kalanı ise Beyaz Saray’daki ziyafetlerde kullanılıyor.

Ve, aradan bir yıl geçiyor...

Michelle Obama yine öğrencilerle, yine aynı bahçede... Bu kez yetiştirdikleri ürünleri toplayıp, tadına bakıyorlar. Yine gazeteciler görüntülüyor, her bir ayrıntıyı.

SONUÇ

Birinci yılın sonunda işin nereye vardığını Hürriyet Pazar’da Tolga Tanış’ın 42. Cadde adlı köşesinden aktaralım:

“Barack Obama göreve geldiğinden beri epey iş yaptı. Sağlık reformunu geçirdi... Finansal reformu hazırladı... Irak’tan çekilmeyi başlattı vesaire... Ama bunların hiçbiri, karısı Michelle’in bahçesi kadar ilgi toplayamadı.

İşin nereye vardığını anlatabilmek için söylüyorum. İlk defa, first çocuklar Sasha ve Malia’nın doktorları hızlı kilo alma uyarısında bulununca çıkmıştı bu bahçe meselesi. Oradan büyüdü.

Önce obeziteye karşı
‘Hareket Edelim’ kampanyasının mayası... Sonra da ülkede her yana yayılan şehir tarımcılığının sembolü haline geldi.
Obama mitingler yapıyor şimdi seçimden önce. Önümüzdeki hafta büyük ihtimalle hezimet yaşayacaklar.

Demokrat Parti’nin en büyük kozu ise Michelle ve onun bahçesi. Barack Obama’nın yanında dursun da, ona oy kazandırsın diye bekledikleri first lady.


'Politika' demiş eski bir Amerikan sosyalisti, ‘Zenginlerin parasını, fakirlerin oyunu almak ve her iki kesimi birbirlerinden koruyacağını vaat etmektir.’

Ama iki yılda... Ne zenginlere yaranabildi Barack Obama ne fakirlere. Karısı Michelle ise tek bir bahçeyle... Hem fakirlerin ilgisini topladı. Hem de zenginlerin desteğini aldı.”

Gelelim ikinci first lady’ye.

Daha Dışişleri Bakanlığı resmi konutundayken bahçesinde biber, domates ve şifalı bitkiler yetiştiriyor Hayrünnisa Gül. First Lady olmasıyla hobisini daha da geliştiriyor, Çankaya Köşkü’nün bahçesinin bir bölümünde o da “organik tarım” yapıyor.

Türkiye, bunu Ağustos ayında Köşk’ün “kapalı” kapıları medya mensuplarına açılınca görüyor, Hayrünnisa Hanım'ın, sebze meyvelerini.

Gazetecilerin aktardığına göre, bahçede yetişenler Çankaya Köşkü’ndeki Gül ailesi ve misafirleri için kullanılıyor.

Köşkün bahçesini gezen Zaman Gazetesi’nden Hüseyin Sümer, o günlerde “gerekli önlemler alındıktan sonra” Köşk'ün bahçesinin halka da açılacağını bildiriyor.

15 yaş ve üstü nüfusunun yüzde 47’sinin fazla kilolu olduğu, Türk halkının kalçasının ve belinin giderek kalınlaştığı, diyabetin ise iki kat arttığı Türkiye’de de “ailelerin sağlıklı beslenmesi”nin ülkenin en önemli gündem maddesi olduğunu hayal ettik bir an…