• Kelimeden daha güçlü bir şey var
  • Gerçek bedeninden sızar, sızıntıyı engellemek için ne yapacaksın?
  • Erdoğan Bayraktar’dan güzel özür dileme sanatı


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Kelimelerin gücü konusunda hepimiz hemfikiriz.

Ağzımızdan çıkana kadar onlar bizim esirimiz, çıktıktan sonra biz onların esiriyiz.
 
Ama kelimelerden daha güçlü bir şey var. O da vücut dilimiz ve söyleyiş şeklimiz.
 
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın Galatasaray Aslantepe tesislerinin açılışında yaptığı talihsiz konuşma, vücut dilinin yarattığı kazalara net örneklerden biri.

Aynı şekilde Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun, gazetecilerin Allianoi antik kentiyle ilgili soruya verdiği cevap da bu haftanın bir diğer net örneği.

Her ikisi de sonradan “Ben böyle demek istemedim”, “Bu kelimeyi kullanmadım” dese de söyleniş biçimi yani üslupları onları ele verdi.



Erdoğan Bayraktar’a bakalım.
 
Tarihe “Stadyum Kazası” olarak geçecek olay, Bayraktar’ın geçmişteki Galatasaray yönetimini, binlerce taraftarının önünde “zavallı” ve “garip” gibi ifadelerle tanımlamasıydı.

Nitekim Galatasaray taraftarı ifadelere öylesine alındı ki protestolarını TOKİ Başkanı’ndan Başbakan Tayyip Erdoğan’a kadar uzattı ve sonunda Başbakan stadı terk etti, Galatasaray yönetiminde de derin bir kriz patlak verdi.

Daha sonra Akşam Gazetesi’ne “durumu düzeltme röportajı” veren Erdoğan Bayraktar, “konuşmasında iddia edildiği gibi hakaret unsuru taşıyan 'zavallı' veya 'garip' gibi ifadeler kullanmadığını” söyledi ve “Kullandıysam bedelini ödemeye razıyım” dedi.

Bayraktar, “Yok böyle bir şey. Ben kimseye hareket etmedim. Kimseyi aşağılamadım. Konuşma metnimi orada yırttım, attım. Ama bir örneğini de saklıyorum. İsteyene vermeye hazırım” sözleriyle stadyumda yediği golü, uzatmalarda telafi etmeye çalıştı:

“Ben rahmetlinin (Özhan Canaydın) yaşadığı üzüntüleri, bu stadın onun için ne anlam ifade ettiğini anlatmaya çalıştım. Mahzun ve beyefendi duruşunu aktarmaya çalıştım. Konuşmamda, Özhan Canaydın'a ve Galatasaray camiasına yönelik hakaret anlamına gelecek tek bir kelime sarf etmedim.”

Erdoğan Bayraktar, röportajında bir itirafta da bulundu:

“Belki ben taraftar psikolojisini bilememiş olabilirim. Bu nedenle acemi davranmış olabilirim.
Ama bütün samimiyetimle söylüyorum ki, tamamen iyi niyetli şekilde duygularımı dile getirdim. Stadın yapım sürecinde çekilen sıkıntıları anlatmak istedim.
Ben içi dışı bir insanım. İçimden geçtiği gibi konuşmak istedim. Son derece iyi niyetle, olayın hikayesini aktardım. Ama buna rağmen suçlandım.”



SONUÇ

Sonuçta Erdoğan Bayraktar, “Ben bulut dedim, ördek anladılar” dedi ama reklam sloganında olduğu gibi belki de mekan konuşturdu.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nu ise geçmişteki kızgınlığı konuşturdu.

Allianoi antik kenti ile ilgili geçmişte çevreciler ve şarkıcı Tarkan ile atışan Bakan Eroğlu’nun son sözleri herkesin Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne sarılmasına yol açtı.

Eroğlu, TOBB tarafından düzenlenen “Çevre Alanında Kapasite Geliştirme Projesi” konferansında gazetecilerin Allianoi antik kenti ile ilgili soruları üzerine, “Yortanlı barajı inşaatı sırasında yapılan kazılarda bir takım sutünlar ortaya çıktı” diyerek, ifade biçimini "bir takım sütunlarla" sınırladı.

Ama Eroğlu bununla da yetinmeyip, gerçeği hem bedeninden hem dilinden ortalığa döküverdi:

“Bilemiyorum, ben tarihçiyim ama arkeolog değilim.
Kazı yapan, tarihi eserleri çıkaran koruyan biziz. Buralar zaten toprak altındaydı.
Burayı koruma altına aldık, herhangi bir tahribat söz konusu değil. Arzu edilirse, baraj ömrünü tamamladıktan, sonra tekrar çıkarılması mümkün.
Roma döneminden kaldığına göre, yıllardır demek ki toprak altında. Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasının bize göre bir mahsuru yok.”


Bakan Eroğlu, “Bulan biziz, koruyan biziz, masrafları yapan biziz, hedef tahtası halinde olan da biziz. Bunu anlamakta fevkalade zorlanıyorum'' derken, anlamadığı şeyin üslubu olduğunun farkında değildi.

Hatanın “tek kelimeden kaynaklandığı” düşünmek gafletiyle de ertesi gün durumu kurtaran bir açıklama yapmaya çalıştı.
 
Çevre Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Konferans sonrasında basın mensuplarının Yortanlı Baraj alanındaki antik kalıntılarla alakalı soruları üzerine, ‘Birkaç yıl daha toprak altında kalmasının bir mahzuru yok’ ifadesini kullanmıştır. Sayın Bakanımızın kullandığı 'mahzur' kelimesi basın yayın organlarında 'mahsur' olarak yer almıştır" denildi.

Medyaya, “Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun kullandığı 'mahzur' kelimesi 'sakınca, engel' manasında; 'mahsur' ise 'kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş' anlamındadır” diye bilgilendirmede de bulunuldu.

Eroğlu’nu da anlaşılan mekan konuşturmuştu.