RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



300 milyon nüfusta, sivillerin elinde 270 milyon silah...
Yani, her 100 kişiden 96’sına bir silah...
 
Komşusu Kanada’da silah sahibi olanlar parmakla gösterilecek kadar az, Pasifik Okyanusu'nun karşısındaki Japonya’da ise neredeyse kimse silah sahibi değil.
 
Cuma günü tarihinin ikinci büyük katliamını yaşayan Amerika’dan söz ediyoruz.
 
“İlki hangisiydi?” diye soranlar için hemen hatırlatalım, 2007 yılında Virginia Politeknik Üniversitesi’ndeki baskında 32 kişi hayatını kaybetmişti.

Connecticut eyaleti Newtown kentindeki okul baskınında bu kez 27 kişi hayatını kaybetti. Üstelik kurbanların 20’si 10 yaş altındaki çocuklardı.
 
20 yaşındaki Adam Lanza’nın aynı okulda öğretmen olan annesini de öldürdüğü katliam, şok ve derin bir üzüntü yarattı, kolayca ulaşılabilen silahların artık “kontrol altına alınması” ile ilgili tartışmaları da eş zamanlı olarak başlattı.


Peki, böylesi can yakıcı bir krizde yetkililer ilk anlardan itibaren nasıl tepki verdi? Kim, ne tür açıklamalar yaptı, neler dedi?
 

  • Amerika’da yerel saatle 9.40’da (Türkiye saatiyle 16.40) Sandy Hook ilköğretim okulu baskınından kısa bir süre sonra eyalet polisi çok kısa bir açıklama yaparak, sadece “bazı yaralılar olduğunu” belirtiyor, gelişmeleri paylaşacaklarını duyuruyordu.
     
  • Yarım saat sonra Newtown Danbury Hospital’in yöneticisi, “Çok, çok trajik” sözleriyle kameralar karşısındaydı.
     
  • Bundan 5 dakika sonra Beyaz Saray sözcüsü “Başkan Obama’nın saldırıyla ilgili bilgilendirildiğini” açıklıyordu. Aynı anda NBC, haber kaynaklarından edindiği “çok sayıda çocuğun” vurulduğu bilgisini duyurmaya başlamıştı bile.
     
  • Connecticut Valisi Dan Mallay, olayı duyar duymaz Newtown’a gidip basın mensuplarına açıklama yaparken, twitter’ı da ihmal etmiyordu. Saldırıyı “tarifi mümkün olmayan bir trajedi” olarak tanımlayan Vali “Bugün şeytan buradaki toplumu ziyaret etti.” ifadesiyle dikkat çekiyordu.
     
  • TV kanalları çoktan olay yerinden canlı yayın ile telefon bağlantıları yapmaya başlıyor ve edindikleri tüm bilgi kırıntılarını izleyicilerine aktarıyorlardı. Geçmiş katliamlar ise arşivlerden çıkarılıyordu.
     
  • Olaydan sonra kısa aralıklarla düzenli olarak medyanın karşısına çıkan polis yetkilisi, “öncelikle ailelerle bilgileri paylaştıktan sonra isimleri açıklayabileceklerini” söylüyor, bu konuda anlayış istiyordu.
     
  • Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, gazetecilerin “silah kontrolü” ile ilgili sorularını “Bugün silah kontrolünü tartışma günü değil” diyerek savuşturuyordu.
     
  • Obama öğleden sonra saat 3’ü biraz geçerken Beyaz Saray'da kameraların önündeydi. Medyanın karşısına çıkmadan önce “bayrakların yarıya indirilmesi” talimatını veriyordu...
     
  • Obama’nın salona girişi ve çıkışı dahil kameraların karşısında kaldığı sürenin toplamı 4 dakikayı aşmıyordu. Duygularını göstermekten hiç kaçınmayan Obama’nın gözlerinin kenarlarını sildiği an ve “Bugün kalbimiz yaralı” sözleriyle dünya medyasının gündemine oturuyordu.
     
  • Obama'nın sözleri de vücut dilini destekliyordu. Sık sık duygulanarak konuşmasına ara veriyordu. İlk tepkisini Başkan olarak değil, bir ebeveyn olarak verdiğini vurgularken, “Hepimizin kalbi kırık. Benim duyduğum büyük ızdırabın aynısını hissetmeyen hiçbir ebeveyn olmadığını bilmiyorum” diyordu.
     
  • ABD Başkanı, “duygusal”  açıklamasını gazetecilerden hiç soru almadan şu sözlerle bitiriyordu; "Bu akşam kızlarıma daha sıkı sarılacağım, tüm Amerikalılar gibi..."
     
  • Gazetecilerin tüm sorularını ise Obama’nın açıklamasından beş dakika sonra bir basın toplantısı düzenleyen, Vali ile birlikte kameraların karşısına tekrar geçen aynı emniyet yetkilisi, olayın netleşen ayrıntılarını paylaşıyordu.


SONUÇ

Obama konuşmasında, silah satışlarının kontrolüne ilişkin “anlamlı eylem” adını verdiği bir çağrıda da bulundu. İçi dolu olmayan bu çağrı silah karşıtlarınca "bunlar laf salatası" homurtularıyla karşılandı.

Amerika’da bunlar yaşanırken, Türkiye’deki "silah durumuna" bir göz atarak bitirelim.

Türkiye’de kayıtlı 3 milyon, kayıtsız 4-8 milyon silah var. Umut Vakfı’na göre her yıl 4 bin 500 kişi ülkemizde ateşli silah nedeniyle ölüyor. Ateşli silah kullanılan suçların yüzde 75’i ruhsatsız silahla işleniyor.