Acılı aileler endişeyle, umutla bir haber almaya çalışırken...
Tüm gözler üzerinize çevrilmiş, ne diyeceğiniz beklenirken...
Mikrofonlar, kameralar size yönelmişken...
Ne diyeceksiniz, nasıl diyeceksiniz?
Duygularınızı nasıl dile getireceksiniz?


Azime ACAR

Görmek isteyen gözler için 150 kişinin yaşamını yitirdiği, üç ülkeyi acıda ve kriz yönetiminde birleştiren uçak kazasına bakmak yeter.





İLK HABER, İLK TEPKİ

İngilizce yayın yapan France 24 televizyonu, 24 Mart Salı günü öğle saatlerinde “Barselona-Düsseldorf seferini yapan Airbus A320 tipi uçağın düştüğü” haberini verdi.

Ardından, Fransa Başbakanı Manuel Valls, düşüşü doğruladı. Ekonomik fiyatlarıyla tanınan Alman Germenwings havayollarına ait uçak, 144 yolcu ve 6 mürettabatı ile Fransız Alplerine çakılmıştı.

“Son dakika” haberleri medyanın gündemine otururken, Germanwings fazlasıyla temkinliydi. Şirket, twitter hesabından şunları yazdı;
 
“Olayla ilgili medyada çıkan haberleri gördük. Ancak şu anda iddiaları doğrulayabilecek durumda değiliz. Net bilgilere ulaştığımız anda medyayı bilgilendireceğiz. Gelişmeler için lütfen internet sitemizi takip edin.”



Acaba düşme haberleri doğru mu değil mi derken, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, kameraların karşısına geçerek haberi doğruladı.

Hollande, Alman ve İspanyolların yanı sıra yolcular arasında Türklerin de olabileceğini söyledi... Karamsardı;

“Kazanın koşulları, hala doğrulanmasa da, bizi kurtulan olmadığını düşünmeye itiyor. Kaza özellikle de ulaşılması zor bir bölgede yaşanmış.”

Fransız ve Alman bakanlar, hemen kaza bölgesine hareket ederken, üç ülkenin dışişleri bakanları çoktan iletişim ağını kurmuştu.
 
Bu arada Barselona ve Düsseldorf havaalanlarında yolcu yakınlarının bilgi almak için arayacakları bir telefon hattı ve kriz merkezi de oluşturulmuştu.


ÜÇLÜ KRİZ YÖNETİMİ

Hollande’ın açıklamalarını İspanya ve Almanya takip etti.

İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, kazayla ilgili ilk açıklamayı twitter üzerinden yaparak, “Mağdur olan ailelere yardım edebilmek için ellerinden geleni yapacaklarını” belirtti.
 
Tüm programını iptal eden Almanya Başbakanı Merkel, “Zor saatler yaşıyoruz. Hepimiz yastayız. Kazada hayatını kaybedenlerin ailelerini, dostlarını düşünmek zorundayız. Kalbimiz onlarla” dedi. Merkel ayrıca kaza nedeniyle spekülasyonlardan da kaçınılmasını istedi.



LOGOLAR SİYAH BEYAZA ÇEVRİLDİ

Üç ülkenin lideri peşpeşe medyanın karşısına çıkarken, şirket yöneticileri ne yaptı?

Germanwings’in sahibi olan Lufthansa Havayolları adına ilk açıklama twitter üzerinden geldi. CEO Carsten Spohr'ın mesajı şöyleydi;

“4U9525 sayılı uçuşta ne olduğunu bilmiyoruz. Eğer korktuğumuz şey doğrulanırsa, bu Lufthansa’nın en karanlık günü. Kurtulanların bulunmasını umuyoruz.”
 
Bu arada, Lutfhansa ve Germanwings şirketlerinin facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarındaki logoları da hızla siyah beyaza çevrildi.



ÖNCE AİLELER

İlerleyen saatlerde medyanın karşısına çıkan yöneticiler, “ilk açıklama”da yer alması beklenen ayrıntıları aktardılar.

Uçakta ikisi bebek 144 yolcu ve 6 mürettebat bulunduğunu, pilotların 10 yıldan fazla uçuş deneyimi olduğunu, kaçta havalandığını, kaçıncı dakikada  kaç metre yüksekliğe çıktığını, uçağın yaşının 24 olduğunu, son kontrolünün ne zaman yapıldığını, yolcuların 67’sinin Almanya, 45’inin İspanya pasaportu olduğunu, diğer yolcuların uyruğu hakkında net bilgiler geldikten sonra açıklama yapılacağını



“Son teknoloji bilgisayar donanımına sahip olmasına rağmen teknik bir arıza çıkabilmesinin her zaman mümkün olduğunu” da vurgulayan yöneticiler, yaşamını yitirenlerin listesi ellerinde olmasına rağmen medya ile paylaşmadılar. Öncelikle ailelerinin bilmeye hakkı olduğunu ısrarla dile getirdiler.

Bu arada, medyanın yolcular arasında kimler olduğu arayışları sürdü. Hatta, değişim programıyla İspanya’ya giden Alman öğrencilere ait fotoğraf yayınlandı, ama tüm öğrencilerin yüzleri buzlanarak.



Uçakta kaç Türk olduğu, onların kimler olduğu ise Türk medyasının odağındaydı. Ama fazla uğraşmadılar.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, aynı gün tek bir “soydaşımız”ın uçakta olduğunu, neredeyse tüm seceresini dökerek basınla paylaştı.


“YORUM YOK”

Şirketin ilk basın toplantısına katılan Lutfhansa Avrupa CEO’su Heike Birlenbach, “Bu zor zamanda düşüncelerinin, yolcu ve mürettebat yakınlarında” olduğunu vurguladı. Ancak, bir gazetecinin, “Şirketin bu sabah yaptığı açıklama için ne söyleyeceksiniz?” sorusunu “Yorum yok” diyerek, yanıtsız bıraktı.



Ancak, İngilizce yaptığı bu açıklamanın ardından, yanındaki danışmana dönüp kısık sesle ve Almanca, “Bunun onlara söylenmemesi gerekiyordu” yorumu medyanın radarına yakalandı.

Medyanın karşısına çıkanlardan biri de kuşkusuz uçağın üreticisi Airbus idi.

İlk açıklamalarda, “kazanın sebebiyle ilgili henüz bilgi sahibi olmadıklarını belirtti” ve düşen A320 uçağı ile ilgili sayısal bilgileri aktardı.


ERTESİ GÜN…

Ertesi gün, üç ülke lideri arama çalışmalarını denetledi, yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla bir araya geldi.

Bölge, kanıtların el değiştirmemesi, ölen yolcuların kıymetli eşyalarının çalınmaması, dağda yaşayan yaban hayvanların ölenlere yaklaşmaması ve meraklı akınını önlemek için polis korumasına alınmıştı.

Medya karşısına birlikte çıkan, sırayla toplamda 30 dakika konuşan liderler, soru almadılar.

Yolcu yakınları bölgeye taşındı, konaklamaları sağlandı, psikolojik destek verildi ve hatta dil sorununu halletmek için 40 çevirmen yollandı.

Havaalanlarında da benzer destekler sağlanırken, yetkililerden “Burada istedikleri kadar kalabilirler, onların her ihtiyacını karşılıyoruz” açıklaması geldi.


NEWYORK TIMES’IN İDDİASI

Medya, “neden” sorularına yanıt ararken, şaşkınlık yaratan iddia New York Times’tan geldi.  Gazetenin ismini vermediği bir yetkiliden aldığı habere göre, pilotlardan biri kazadan önce kokpitten çıkmıştı.

Lutfhansa sözcüsü, bu iddia hakkında yorum yapmak istemediğini ve doğrulayacak verilere sahip olmadığını söyledi. Germanwings de aynı ifadeleri yazılı açıklama ile medyaya tekrarladı.

Ama çok geçmeden bilgiler resmi yetkililerce doğrulandı. Merkel, yardımcı pilotun uçağı bilerek düşürdüğünü, “tüm bunların tahminlerin ötesinde, akıl almaz” olduğunu söyledi ve “her detayın en ince şekilde araştırılacağı” sözünü verdi.

Lutfhansa’nın CEO’su Spohr da pilotun kokpitten ayrılışı ve neden dönemediğinin ayrıntıları paylaştı. Zor sorularla karşılaştı. Pilotun tıbbı geçmişinin nasıl bilinemediği gibi...



Sonrasında da medya takibini sürdürdü.



Londra metrosundaki panolarda bulunan reklam afişlerindeki akıllara kazayı getiren “Şaşırmaya devam edin” sloganı acilen değiştirildi.

Kazazedelerin yakınlarına yapılan 50 bin euroluk acil para yardımı, Lufthansa’nın ödemesi muhtemel tazminatları gündeme taşındı.
 
Ve, kazadaki teknik arıza ihtimali de medya merceğinin altındaydı.

En önemlisi hangisiydi derseniz..

Siyasetçisi, resmi yetkilisi, şirket sözcülerinin odağı sevdiklerini kaybeden, geride kalanlardı.

Konuşmaya her şeyden önce “ne kadar üzgün olduklarını” söyleyerek başladılar. Onların acılarını anlayıp, bilgi verme kanallarını açık tuttular. Kriz merkezleri için “burada istedikleri kadar kalabilirler” diyerek, destek vermeye çabaladılar.